altında, 73 yıldır alüvyon kaplı bir mezar gibi yatıyor. Okyanus arkeologluğuna geçiş yapan deniz subayı Bob Ballard, 1985’te bölgeye güçlü radar ve video desteği olan bir açık deniz robotu göndererek gemiyi bulmuştu. 1912’de üzerinde yüzlerce insanla battığından beri ilk kez gemiyi gören olmuştu.
Hayalet geminin bu grenli fotoğrafları televizyonlarda sürekli gösterildi. Aynı zamanda Ballard’a da bir fikir vermişlerdi.
Çok sayıda başarılı okyanus araştırmacısı (arkeologlar, biyologlar, jeologlar, volkan bilimciler) büyük bir sefer için para toplayamazlar ya da bütün bir ayı denizde geçiremezler.
Peki ya Ballard okyanusu onlara getirirse ne olur? Şu sıralar bunu telepresence (belirlenen yerde bulunuyormuş hissi yaratan, uzaktan görsel gerçeklik sağlayan teknoloji) ile yapıyor.
Ama hayır, bu büyük ekranlı, interaktif grafikli bir Cisco kurulumu değil. Şu şekilde çalışıyor: Araştırmacı, Ballard’ın emrindeki 50 mürettebatlı Keşif Aracı Nautilus’un güzergâhı üzerinden bir plan seçer, sonrasında mürettebat araştırma bölgesine uzaktan kontrol edilebilen bir deniz altı aracı gönderir.
Ekibin Rhode Island Üniversitesi’ndeki, Ballard’ın 2009’da temellerini attığı Derin Uzay Merkezi’ne aktaracağı video ve bilgileri araç, yüzeye gönderir. Orada çalışanlar herkese ve bilimsel görüntülemeye açık olarak bunları Youtube’a yükler.
Ballard’ın elindeki, dünyaya nakledilmiş fotoğraflar arasında: çamur saçan volkanlar, sülükayaklılarla kaplı 2. Dünya Savaşı petrol gemileri, Bizans amforaları (eski testiler) ve demir yiyen tüy gibi mikroplar var.
Ballard, Nautilus ve yer değiştirme görevleriyle alakalı şöyle diyor: “Bunu acil servis gibi yürütüyoruz. Ambulansımızın ne getireceğini bilmiyoruz: Tanrı bilir, belki de bebeği olan bir anne, bir kalp krizi vakası, silahla yaralanma.”
Son bir seferde, Ballard’ın ekibi, Karayipler Denizi’nin derinlerindeki tüye benzer mikropların videosunu; havada 35 bin feet’de, Illinois’te bir yerlerde koltuğuna oturmuş mikropları WiFi’ya bağlı bir diz üstü bilgisayardan gören Harvard biyoloğuna aktardı.
Ballard böyle hikâyeleri sever. Ama kendisi bir diz üstü bilgisayar kaşifi değildir. Kariyerine 1960’ta Woods Hole Deniz Bilimi Enstitüsü’ne bağlı bir deniz subayı olarak başlamıştır.
1977’de, içinden, yüksek ısıda siyah sülfür mineralleriyle dolu su püsküren ilk hidrotermal deniz yarıklarını (black smokers) keşfetmiştir. Titanik’ten üç yıl sonra, Alman savaş gemisi Bismarck’ın kalıntılarını bulmuştur.
Bu Haziran, insanlık tarihinin daha da derinlerini inecek. Nautilus’u, son Buz Devri’nde denizin yuttuğu daha eski kıyı şeridini takip eden Los Angeles sahilinden denize çıkaracak. Adada bir zamanlar bulunmuş olan mağaraları araştıracak.
Mağaralar doğal barınaklar olduğundan ve bin yıldır tuzlu suyla kaplandığından, Kuzey Amerika’ya göç eden insanların izlerini bulacağını umuyor. Ballard’a göre bu, deniz araştırmalarının güzel kısmı.
“Tüplü dalış yapamazsanız yüzeysel araştırmacılar çekilir. Derin araştırmacılar ise kıta tabakasına geçene kadar başlamazlar. İşte burada araştırma alanı yoktur.” diyor Ballard ve ekliyor: “Eğlenceli gözüküyor.”
Derinlik Ölçer
1973 FAMOUS (Fransa-Amerika Derin Okyanus Deniz Dibi Araştırması) Projesinde yer aldı;denizaltında,plaka tektoniği teorisini kanıtlamasına yardımcı olanOrta-Atlantik Tepesi’ni keşfetti
1977 ve 1979İçinden, yüksek ısıda siyah sülfür mineralleriyle dolu su püsküren deniz yarıklarının (black smokers) keşfine yardımcı oldu: deniz yüzeyindeki hidrotermal yarıklar, görünürde yaşamı imkânsız kılan alanlardı, araştırmacılar tür çeşitliliğini görünce şok geçirdiler
1985 Suyun 3.6 km altında Titanik’i buldu, batalı 73 yıl olmuştu
1989 İngiliz donanmasının 1941’de batırdığı Bismarck Alman savaş gemisini buldu
2008 Okyanus Araştırma Derneğini kurdu, kar amacı güdülmeden akademik bağışlara değil “salt keşif” e odaklanıldı; kurum, araştırma gemisi satın aldı ve adını Keşif Aracı Nautilus koydu.