Havaya pompaladığımız tüm o aşırı CO2’nin (diğer bir grup zararlı etkisinin yanısıra), zemine çöküp suya karıştıkça okyanusların asitliğini yukarı çektiğini biliyoruz.
Fakat gözüpek ahtapotlar, görünüşe göre hızla değişen çevrelerine uyum sağlamanın yollarını bulabiliyor.
Okyanus asitlenmesinin ahtapotlar, mürekkepbalıkları ve kalamar gibi kafadan bacaklılar üzerindeki etkisine yönelik yapılan önceki araştırmalar, sudaki artan karbondioksitin bu türden deniz yaşamını olumsuz etkileyebileceğine dair bazı işaretler göstermiş.
Fakat yapılan yeni bir çalışmada bir grup Octopus rubescens‘in (Kuzey Amerika’nın batı kıyılarında yaygın şekilde görülen bir ahtapot türü), etraflarındaki suyun pH seviyesinin azalmasına cevaben birkaç hafta içerisinde rutin metabolik hızlarını (RMR) ayarladıkları gözlenmiş.
“Bir organizmanın fizyolojisinin karşı karşıya kaldığı zorluklar, sık sık enerji kullamınındaki değişimlere yansıyor ve bu yüzden, oksijenli metabolik hızda meydana gelen değişimler şeklinde gözlemlenebiliyor” diye yazıyor araştırmacılar makalelerinde.
Kontrollü laboratuvar koşulları altında, toplamda 10 ahtapot üzerinde çalışılmış ve bu ahtapotların RMR’leri, asitli suya maruz kaldıktan hemen sonra, bir hafta sonra ve beş hafta sonra ölçülmüş.
Aynı zamanda kritik oksijen basıncı da (hayvanların yeterli oksijen alıp almadığının ölçütü) ölçülmüş.
İlk önce, bu canlılarda yüksek seviyelerde metabolik değişim olduğu tespit edilmiş.
Bir nevi şok tepkisi olan bu durum, aslında daha önce kafadanbacaklılar üzerinde yapılan ve benzer senaryolarda metabolik değişimin azaldığını kaydeden araştırmalar ile uyuşmuyor.
Fakat RMR, bir hafta içerisinde normale dönmüş ve beş hafta sonra da aynı kalmış.
Bu durum, bir miktar adaptasyon yaşandığını akla getiriyor. Fakat artan asitlik seviyesi, ahtapotların düşük oksijen seviyelerindeki işlev kabiliyetinde etki göstermiş.