Görünürde birden ortaya çıkmış ve 1973 yılında tespit edilmiş:
Antarktika açıklarındaki deniz buzullarında, bir delik olduğu saptanmış. Fakat bu delik, sıradan bir delik değilmiş. O kadar büyükmüş ki, ABD’nin Kaliforniya eyaletini yutabilirmiş.
Bu gizemli açıklık, sonraki üç kış boyunca yerinde durmuş. Ardından ise büyük oranda kaybolduğu görülmüş fakat 2017 yılında yeniden ortaya çıkmış. Bu sefer de Maine eyaleti boyutuna ulaşmış.
Bazen eyalet boyutuna ulaşan bu dev delikler, poliniya olarak adlandırılıyor. Deniz buzuyla çevrili bir açık su alanı olan bu yapılar, buzdağının bir nevi tersi gibi.
Fakat Maud Yükseltisi adı verilen okyanus platosunun üzerinde, Güney Okyanusu’nun Weddell Denizi sularında oluşan gizemli Weddell Poliniyası, bu çevre olayının oldukça uç noktalı bir örneği niteliğinde.
Deliğin neden böylesi çarpıcı ve seyrek şekilde açıldığı, bilim insanlarının uzun zamandır kafasını karıştırmış.
Araştırmacılar geçen sene, Weddell Poliniyası’nın bu kadar coşkulu şekilde açılması için bir dizi iklim anomalisinin aynı anda gerçekleşmesi gerektiğini öne sürmüşler.
Atmosfer bilimci Diana Francis’in önderliğinde yürütülen ve 2019 yılında yayımlanan başka bir çalışmada ise böyle bir anormalliğin ne olabileceği belirtilmiş:
Atmosferdeki dolaşımlarla meydana gelen, yüzen deniz buzlarını zıt yönlere ve fırtına gözünden uzağa iterek bu dev açılmaya sebep olan şiddetli tufanların yara izleri…
Şimdiyse Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki Halife Üniversitesi’nde çalışan Francis’in önderliğinde yürütülen bir çalışma, bu olguya katkıda bulunan ve şimdiye kadar gözden kaçan başka bir etmene ışık tutuyor:
Sıcak ve nemli havadan oluşan atmosfer nehirlerine…
Yeni araştırmada Francis ve takımı, 1970’lere dek uzanan atmosfer verilerini analiz etmiş ve ‘gökyüzündeki bu nehirlerin, 1973 ile 2017 yıllarındaki Weddel Poliniyası olaylarının meydana gelişinde “önemli bir rol” oynamış olabileceğini keşfetmişler.
Her iki olayın öncesindeki günlerde, kuvvetli ve kalıcı akımlar görülmüş.
“Antarktika’daki yılın en soğuk aylarında, bu atmosfer nehirleriyle örtülü deniz buzunda neredeyse ani bir erime olduğunu görmek beni şaşırttı” diyor Francis.
Araştırmacılar atmosfer dolaşımının, sıcak ve nemli bir hava kuşağını Güney Amerika’dan kutup bölgesine kadar taşıdığını ve bir etki bileşimi yoluyla erimeye sebep olduğunu söylüyor.
Bu etkiler arasında; hava kütlesindeki ısının yayılması, su buharının meydana getirdiği bölgesel bir sera gazı etkisi ve siklon dinamiklerine yapılan katkı bulunuyor.
“Bu atmosfer nehirleri, fırtınaların şiddetini de artırıyor çünkü daha fazla su buharı sağlıyorlar. Bunlar bağımsız değil, birbirine bağlı” diye açıklıyor Francis.