Avrupa Komisyonu’na göre daha yeşil, daha sürdürülebilir bir ekonomiye geçiş, mavi ekonominin desteği olmadan imkansız.
AB’nin çevre komiseri Virginijus Sinkevičius geçen hafta gerçekleşen bir EURACTIV tartışmasında “Sürdürülebilir bir mavi ekonomi olmadan Yeşil Mutabakat olamaz. Birbirleriyle derinden bağlantılılar” dedi.
Avrupa Komisyonu’nda çevre, okyanuslar ve balıkçılıktan sorumlu Sinkevičius, “Mavi ekonomi, bu tür bir dönüşümün gerçekleşmesi için gerekli olan, yenilik potansiyeli ile dolu çok dinamik bir sektör” dedi.
Litvanyalı politikacı, sürdürülebilir balıkçılık uygulamalarını, kullanılmayan açık deniz platformlarının geri dönüşümünü ve hayati önemdeki okyanus enerjisini öne sürerek, AB Yeşil Mutabakatı’nın sağlanmasına yardımcı olabilecek mavi ekonominin farklı alanlarının altını çizdi.
Sinkevičius, “Bundan 20 yıl sonra, okyanus enerjisi AB’nin çoğuna güç sağlayacak. Önümüzdeki 10 yıl içinde açık deniz rüzgarının beş katına çıkmasını sağlayacak planları halihazırda uyguluyoruz. Bu sadece vizyon değil, zaten gerçekleşiyor. Ve 2050 itibarıyla mevcut kapasitenin 25 katına çıkacağız” dedi.
Mekansal Planlama
Okyanus, açık deniz rüzgarı ve gelgit enerjisi de dahil olmak üzere yenilenebilir enerji üretmek için büyük bir potansiyele sahip. Artık, enerjinin daha derin sularda kullanılmasına izin veren yüzer rüzgar türbinleri için de projeler bulunuyor. Bunlar 2030 yılı itibarıyla ticari olarak uygun hale gelebilir.
Avrupa Komisyonu, denizcilik politikası ve mavi ekonomi müdürü Bernhard Friess, bu yenilenebilir teknoloji için deniz alanının %3-4’üne ihtiyaç duyulacağını tahmin ediyor.
Sinkevičius, “Bu, elbette, Kuzey Denizi’nde olduğu gibi sıkışık bir deniz alanında, Baltık’ın batı sularında, özellikle de gemiciliğin olduğu, balıkçılığın olduğu ve diğer birçok faaliyetin olduğu Akdeniz’de kolay değil. Hassas, çevreye duyarlı alanlara zarar vermemeye çok dikkat etmeliyiz” dedi
Mavi ekonomi, 650 milyar euronun üzerinde ciroya sahip, AB vatandaşlarına neredeyse 5 milyon doğrudan iş sağlayan büyük, karmaşık bir ekosistem.
Yenilenebilir enerji gibi yeni teknolojiler dikkatli bir şekilde uygulanmazsa balıkçılık ve turizm gibi geleneksel sektörler kaybedilebilir. COVID-19 nedeniyle gerçekleşen kapanmalar ve seyahat kısıtlamaları otel ve restorancılık gibi sektörleri sert bir şekilde etkiledi.
Avrupa şimdiden geleneksel kıyı ekonomileri ile yenilenebilir enerjilerin gelişimi arasında gerginlik görmeye başlıyor. Örneğin Fransa’da balıkçılar, açık deniz rüzgar çiftlikleri planlarının balıkçılık alanlarını etkilediğinden şikayet ediyor.
Norveç enerji şirketi Equinor’da yeni enerji çözümleri güvenlik başkanı Tove Lunde, mekansal planlamanın bir arada var olmak ve verimli alan kullanımı için gerekli olduğunu söyledi.
Lunde, “Çok erken aşamalarda paydaşlarımızın kim olduğunu belirlemeye ve potansiyel bir gelişmenin etkilerinin ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Bu, bir projenin geliştirilmesinin ve ardından sektörün standartlarını ve kabul edilen protokollerini izleyen izin verme ve onaylama sürecinin çok önemli bir parçası olacak” dedi.
AB ülkeleri, deniz alanını en iyi şekilde nasıl kullanacaklarını bulmak için mekansal planları oluşturma sürecinde.
Sinkevičius, “Tüm ekonomik faaliyetlere yer açmak ve deniz yaşamını ve yaşam alanlarını korumak için denizcilik alanımızı rasyonel ve etkili bir şekilde kullanacağız” dedi.