İddia
Ayakta duran bir insanlar eğer sıvı gıda içerse doğrudan doğruya onikiparmak bağırsağına geçer. Bu da midenin küçük eğriliğine uyan kısmında Waldeyerin mide caddesi denen oluk bulunur. Sıvı gıdalar bu yolu takip ederek devamlı küçük bir açıklığı olan mide çıkışını geçerek onikiparmak bağırsağına geçer. Yani şöyle diyecek olursak insanların ayakta su içmeleri sonucunda suyu içerler ve hiçbir yere etkisi olmadan direk onikiparmak bağırsağına geçer.
Gerçek mi?
Sahte
Gerçek Ne?
Duruş pozisyonunuz ile su içmeniz arasında modern bilim bilgilerimiz ışığında bugüne kadar keşfedilmiş hiçbir bağlantı bulunmamaktadır. Bugüne kadar yapılan hiçbir araştırmada, ayakta su içenlerin herhangi bir hastalığa yakalanma sıklığında diğerlerine göre daha fazla yatkınlık olduğunu gösteren herhangi bilimsel bir sonuca ulaşılamamıştır. Dolayısıyla argüman bilimsel açıdan tamamen hatalıdır; isabetsiz bir spekülasyondan öte bir değeri bulunmamaktadır.
İddianın Kökeni
Bu iddia, çeşitli dini kaynaklar tarafından halk arasına yayılmış hatalı bilgilerden birisidir.
Bilgiler
Su, son derece akışkan bir sıvıdır. Miti geliştirenlerin iddia ettiği üzere, bir katı gibi hareket etmez. Mide hangi konumda olursa olsun, sindirim kanalından çıkıp mideye ulaşan su türbülant akışa girerek çalkalanacak ve mide asitleriyle normal bir şekilde karışacaktır. Bahsedilen “doğrudan geçiş” ancak ve ancak katı ve ufak parçalar için geçerli olabilir ki midenin şeklinden ötürü bu bile doğru olmayacaktır. Aşağıda sıvıyla dolu bir midenin şematik görüntüsü gösterilmektedir:
Midede “sıvıların takip ettiği” veya sıvıların özellikle içerisinden aktığı, “Waldeyer’in (Mide) Caddesi” isimli bir oluk bulunmaz. Bu tamamen uydurma bir terimdir. Anatomi ve kimi zaman cerrahi bilimlerde “Waldeyer’in Bağı” olarak tanımlanan “fascia of Waldeyer” ya da “Waldeyer’s Fascia” bulunmaktadır. Ancak bunun suyun akışı ile doğrudan bir ilgisi bulunmamaktadır ve midenin dışındaki bir katlanma formasyonu için kullanılan bir isimdir. Kimi Türkçe kaynakta, sindirim borusunun sonu (midenin girişi) ile on iki parmak bağırsağı (duodenum) arasındaki en kısa mesafe olarak tanımlansa da, bu yanlıştır. Bu iki nokta arasındaki en kısa mesafeye curvatura ventriculi minor adı verilir. Yani kıvık yapıdaki midenin, içte kalan kısa kenarıdır. Yuttuğunuz katı ve sıvıların nasıl bir yol takip ettiğini aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz:
Bunun yanısıra, midede yapısı gereği elbette çeşitli yarıklar ve oyuklar bulunmaktadır. Hatta bunların bir kısmının mide sıvı ve katılarla dolduktan sonra duodenuma boşaltım sırasında görevleri olduğuna dair bulgular bulunmaktadır! Ancak bunların hiçbirinin “su içme pozisyonu”, yani suyun mideye giriş biçimi ile ilgisi bulunmamaktadır.
Waldeyer’in adının geçtiği diğer yerlerin ise midenin içi ya da sıvılar ile hiçbir alakası bulunmamaktadır. Örneğin yutağımızda Waldeyer’in Halkası isimli bir yapı bulunur ve görevi, vücudu mikroplara karşı korumaktır. Dolayısıyla midede bulunduğu iddia edilen bu “doğrusal cadde” bir hayal ürünüdür. Aşağıdaki detaylı mide haritaları incelenebilir:
Ayakta Durmak ile Mide Yapısı Arasındaki İlişki?
Midenin yapısı, diğer organlara göre esnek olmakla birlikte, oturma ile ayakta durma arasında, sıvılar gibi akışkanların hareketini etkileyebilecek düzeyde değişmez. Elbette, kilo miktarına ve organların anlık konumuna bağlı olarak hareketlerimiz çeşitli organların bir miktar basılı veya gergin hale gelmesine neden olabilir; ancak bunun sıvılar gibi akışkanların hareketini dikkate değer bir miktarda etkilemesi mümkün değildir.
Üstelik pozisyonunumuzun midenin yapısı ile bir ilgisi olsaydı bile, bunun su akışı veya patojenlerin öldürülmesi ile bir ilgisi olmazdı. Ayaktaki bir insanın midesi aşağıdaki gibi gözükür ve bu şekilden de görülebileceği gibi mideye inen suyun, asitle karışması için fazlasıyla zaman olacaktır. Eğer bir sıvının yutulduktan sonra yolu nasıl takip edeceği ve kıvrımlardan nasıl sıçrayarak akacağı düşünülürse argümanın geçersizliği net bir şekilde görülecektir.
İddia, Evrimsel Olarak da Geçersizdir!
İnsanlar, evrimsel süreçte sonradan iki ayak üzerine kalkmış türlerdir. Esasında anatomimiz halen 4 ayak üzerinde yürümeye uygun olacak biçimdedir; iki ayaklılığa halen tam olarak uyumlu değiliz (bkz: fıtık, sırt ağrıları, bel ağrıları, vb.). Bu durumda, sindirim sistemimiz de esasında diğer 4 ayaklı hayvanlarınkine benzemektedir ve bu şekilde adapte olmuştur.
Eğer dört ayak üzerinde yaşayan atalardan evrimleştiysek, bu durumda biz insanlar için en uygun su içme durumunun 4 ayak üzerinde durarak olduğunu mu beklemek gerekir? Elbette hayır! Tıpkı ayakta su içmenin zararlı olduğunu söylemek gibi, 4 ayak üzerinde su içmenin en uygun olduğunu söylemek de hatalı olacaktır. Zira sıvıların tüketiminin veya detoksifikasyonunun pozisyon ile doğrudan bir alakası bulunmamaktadır.