Su kıtlığı, sürdürülebilir kalkınma için kilit bir zorluk ve ülkeler içinde ve arasında sosyal huzursuzluk ve çatışmanın potansiyel bir nedeni olarak kabul edilmektedir.
Aynı zamanda su, gıda üretimini, geçim kaynaklarını, ekosistemleri, iklim değişikliğine adaptasyonu ve sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek için uluslararası işbirliği için bir araç olarak giderek daha fazla görülüyor. Kuru bölgelerde su kıtlığı devam edecek ve yoğunlaşacak şekilde, dünya genel olarak su kıtlığı sorununu bugünün uygulamalarının sonuçlarıyla yüzleşecek gelecek nesillere bırakma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu nedenle, su kıtlığı olan alanlar, büyümeye devam eden baskıyı en aza indirmek için sürdürülebilir bir şekilde su kaynaklarına erişmeli ve mevcut her seçeneği kullanmalıdır.
Kar yağışına, yağışa ve nehir akışına dayanan geleneksel su sağlama yaklaşımları, su kıtlığı olan bölgelerde artan tatlı su talebini karşılamak için yeterli değildir. Kurak bölgelerde suyla ilgili sürdürülebilir kalkınma zorlukları göz önüne alındığında, geleneksel olmayan su kaynakları, su talebi-arz açığını daraltmak için yeni bir fırsattır. Dünyanın her yerinde, su kıtlığını gidermek için su kaynaklarını artırmak için alışılmadık su kaynaklarını kullanmanın parçalanmış, ancak büyüyen örnekleri vardır.