Böbrek taşı hastalığı dünya çapında yaygın bir klinik sorundur. Temelde, süperdoyma, çekirdeklenme, agregasyon ve son olarak retansiyon gibi ardışık fizikokimyasal olaylarla böbrekte (nefrolitiazis), üreterde (üreterolitiazis) veya mesanede (sistolitiazis) taş oluşumudur. Taş, böbreklerde kristal birikiminin bir sonucu olarak oluşur ve kristal, kalsiyum oksalat, kalsiyum fosfat, kalsiyum karbonat, magnezyum-amonyum fosfat, ürik asit ve sistein gibi bileşenlerden oluşur.
Genel taş oluşturma olasılığı dünyanın çeşitli yerlerinde farklılık gösterir ve Asya’da %1 ila %5, Avrupa’da %5 ila %9 ve Kuzey Amerika’da %13 olarak tahmin edilmektedir . Coğrafi olarak, insidans Amerika Birleşik Devletleri, Orta Doğu, Akdeniz ülkeleri, İskandinav ülkeleri, Britanya Adaları ve Orta Avrupa’da daha yüksekken, Orta ve Güney Amerika ve Afrika’da daha düşük bir insidans rapor edilmektedir. Asya’da taş oluşturan bir kuşağın Sudan, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, İran, Pakistan, Hindistan, Myanmar, Tayland, Endonezya ve Filipinler’e uzandığı bildirildi. Hindistan’da böbrek taşı prevalansı %15’tir ve yaklaşık 5 ila 7 milyon hastada bu ağrılı hastalık vardır.
Böbrek taşı, görülme sıklığı her geçen gün artan önemli bir sağlık sorunudur. Düşük sıvı alımı, özellikle su, böbrek taşı oluşumu olasılığını artırır. Irk, etnik köken, beslenme alışkanlıkları ve genetik gibi bireysel farklılıklar böbrek taşı oluşumunda rol oynuyor.
Yapılan bir çok araştırmaya göre suyun sert olması kalsiyumu %50 artırdığından böbrek taşı oluşumunu fazlalaştıracağı ortaya konulmuş, bu nedenle araştırmacıların çoğu tarafından yumuşak su tercih edilmesi önerilmiştir.
Ancak yine bir çok katılımcıyla yapılan ve hepsine farklı pH değerlerinde su verilen bu araştırmada, su kalitesinin böbrek taşını etkilemediği, sadece yetersiz sıvı alımının böbrek taşına karşın problem oluşturabileceği ortaya konulmuştur.