Büyük şehirler, sel riskine nasıl hazır hâle gelebilir?
Değişen iklim döngüleri daha sık, öngörülemeyen aşırı hava koşullarına neden oluyor ve kentsel altyapılardaki değişiklikler, dünya genelinde şehirleri sel riskine açık hâle getiriyor.
Geçen kasımda İtalya’nın Basilicata bölgesini etkisi altına alan şiddetli yağışlar, 2019 Avrupa Kültür Başkenti Matera’yı çamur yığını altında bırakmıştı. Yetkililer, çamur selinin ev ve iş yerlerine verdiği zararın sekiz milyon euro civarında olduğunu tahmin ettiklerini açıkladı. Japonya’da 1950’lerden beri görülen en şiddetli kasırga olan Hagibis Tayfunu, ülke genelinde elektrik şebekelerini sekteye uğrattı ve kentlerin altyapısını sel sularına boğdu. Sellere daha az alışık bölgelerde ise, aşırı hava olayları günümüzde daha sık görülmeye başlandı.
Sel rejimleri değişiyor – Avrupa örneği
ehir ve deniz kıyısındaki bölgelerde aşırı yağış, kar erimesi, fırtına kabarması ve deniz seviyesinin yükselmesi, kent ve kırsal bölgelerdeki insanların yaşamını etkiliyor. Avrupa Çevre Ajansı (EEA), daha ılık havaların daha yoğun yağışlara ve daha uzun süreli kuraklık dönemlerine neden olabildiği için, Avrupa kıtası genelinde sel eğilimlerinin farklılık gösterdiğini ve bunun devam edeceğini ifade ediyor. Tahminler, bu yüzyıl boyunca Avrupa’nın büyük bölümünün kışları yüzde 35 daha şiddetli yağışlar alacağına, yazları da Güney ve Güneybatı Avrupa’nın daha kurak geçeceğine işaret ediyor. “Bu göstergeler, belirli bir yerde oluşan sellerin sıklığını ve etkilerinin boyutunu anlamamıza yardımcı olacak. Bu da iklim değişikliği sürerken sel yapılarının tasarlanmasına, sel erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesine ve kıyı bölgesi planlamasının ve idaresinin iyileştirilmesine katkıda bulunacak.”