Bir gün bu mekanikleri vücut içerisinde ilaç dağıtmak ya da ileri teknolojilerde kullanacağız.
Eğer bir deniz anası ile yakın temasınız olursa, iğne kelimesi hissettiğiniz ani ve dayanılmaz acıyı anlatmakta yetersiz kalacaktır.
Sanki vücudunuz bıçakla dilimleniyormuş gibi bir ağrı duyarsınız, deriniz sokulan yerden kabarır ve kıpkırmızı olur. Neyse ki deniz analarının çoğu, insanlar için öldürücü değildir, hatta sokmanın acısı da çabuk geçmektedir.
Beyni olmayan bu yaratıklar- evet sahiden beyinleri yok- nasıl oluyor da bu kadar ağrıya yol açmayı başarabiliyorlar?
Deniz anaları Cnidaria soyuna mensuptur, bu soy deniz anaları, mercanlar ve su yılanlarından oluşmaktadır. Bu organizmaların çoğu, nematosistlere (hızla vücutlarından fırlatabildikleri, içi zehirle dolu, biyolojik şırıngalar barındıran kapsüller) sahiptir.
Kabukluların kabuklarında delik açarlar, balığın pullarının altına ilerlerler ya da insanın derisinin içine kadar batarlar.
”Çevredeki kimyasal bir değişiklik ya da fiziki temas sonucu, kapsül içi basınç artar ve saniyede 50.000.000 metreden fazla bir hıza çıkarak iğne fırlar – bu hız tüfek mermisinin hızlanmasının yüz katıdır,” diyor bir makalesinde araştırmacı Uri Shavit.
Shavit, Hayfa Üniversitesi, İsrail Teknoloji Enstitüsü’nden çalışma arkadaşları ile birlikte, bu iğne benzeri mekanizmanın suyun içinde nasıl hareket ettiğini incelemek için bir deney tasarladı.
Sonuçları, Journal of the Royal Society Interface gazetesinde yayımladılar.
Önceki araştırmaya göre, kapsül gücünü ozmotik potansiyel denen bir şeyden alıyordu. Ufacık yapı boydan boya uzunluğu sadece 10 mikron deniz suyu ve kendi içindeki suyun kimyasal içeriklerindeki farkı nereden anlayacak da bu farktan güç alarak iğne benzeri silahlarını yüksek hızlarda ateşleyecek.
Yeni çalışma ile ortaya çıktı ki, ozmotik potansiyeli kullanan sadece kapsül değil, iğne benzeri yapı da bunu kullanıyor. Araştırmacılar Nomad deniz anasını, mikroskop altında nematosistini önce suda sonra da bir yağ solüsyonunda ateşlerken izlediler.
Yağda deniz anasının yarar sağladığı hiç bir ozmotik potansiyel saptamadılar, üç farklı büyüklükteki hızlarda ve sudakinden daha yavaş olarak ilerledi.
Bunun anlamı, kapsülden bir mermi gibi fırlatılmak yerine, iğne kendisi, iğnenin ucu tarafından çekilerek, su boyunca gidiyor.
Deniz anasının nasıl soktuğunu anlamak, biyologlara diğer hayvanların saldırılar karşısındaki savunma mekanizmalarını anlamaları konusunda da yardımcı olacak, hatta bize de kendimiz için daha iyi savunma mekanizmaları tasarlama imkanı tanıyacaktır.
Araştırmanın yazarlarından, biyolog Tamar Lotan, deniz anası iğnelerinin bizim için kullanılmasının yollarını araştırmaktadır ya da en azından bize karşı kullanılmamasının. Nidaria örneğin, sizi deniz analarından da koruyan koruyucu güneş kremi üretiyor.
Kurucularından birinin de Lotan olduğu Monterey Bay Labs şirketi ise, ilaç dağıtmakta kullanmak üzere deniz anemonu nematosistlerini yönlendirecek bir jel üzerinde çalışmaktadır. Vücudumuza mekanik bir şırınga enjekte etmek yerine, deri üzerine bir jel püskürtmek.
Araştırmacılar, bu araştırmanın aynı zamanda deniz anası biyomekaniği kullanılarak ozmotik nano tüpler yapılabileceğini de düşünüyorlar.
Nano tüpler ile, tıp alanında bazı uygulamalar yapılabilir hatta elektrik elde edilebilir.
Bu arada deniz anaları konusunda çok dikkatli olmayı ihmal etmeyin.
Fırlayan şırıngaları ne kadar muazzam ve teknolojik olarak kullanılabilir olsa da, bu doğa harikasının acısını çok yakından tatmak istemezsiniz.