Divan Şiirinde Su ve Suyla İlgili Unsurlar
İnsan hayatının en önemli unsurlarından biri olarak kabul edilen su, hayata dair hemen her şeyde varlığını göstermiştir.
Sadece edebî metinlerde değil, din ve tasavvuf kültüründe, Osmanlı döneminde, diğer dinlerde ve kendi kültür ve medeniyetimizde de çeşitli yönleriyle önem kazanmıştır. Tasavvuf terminolojisi içinde de su, bilinenin dışında yeni mecazî anlamlar kazanmıştır. Osmanlı döneminde
suyla ilgili kararların alınmasında İslam hukukunun kuralları uygulanmıştır. Ayrıca Osmanlılar, İslam hukukundaki su kullanımına ait düzenlemelerin yanı sıra fethettikleri yerlerde karşılaştıkları
sorunların çözümü için yeni yasalar çıkarmış ya da bazı düzenlemeler yapmışlardır . İslam dini dışındaki diğer dinlerde de su önemli kabul edilmiş, suya farklı kültür ve inanışlara göre çeşitli anlam ve görevler yüklenmiştir. Birçok medeniyette olduğu gibi bizim medeniyetimizde de dört temel unsurdan biri olarak önemsenen su, tarih boyunca insan düşüncesini etkilemiş, mitolojik ve efsanevî anlatımlardan bilimsel tahlillere varıncaya kadar pek çok alanda çeşitli fikirlerin üretilmesine vesile olmuştur. Önemli yerleşim yerlerinin suya bağlı olması, suyun mevsimlere göre farklı görünümleri, insanın suya ulaşma çabaları
ve bu uğurdaki mücadeleleri suya bakış açısının şekillenmesinde etkili olmuştur. Su, hem olumlu hem de olumsuz özellikleriyle insan hayatı içinde vazgeçilmez bir yer tutmuştur.
Divan şiirinde de su, çeşitli yönleriyle çok sık ele alınmıştır
Kelimenin eş anlamlıları Farsça âb, Arapça mâ’ ve zülâl de divan şiirinde kullanılmıştır. Su ve suyla ilgili unsurlar, divan şairinin hayal
dünyası içinde özellikle çeşitli benzetmelere konu olmuştur. Ayrıca bu benzetmelerin yanı sıra divan şairleri, şiirlerinde su ile ilgili atasözlerine ve deyimlere, telmih unsurlarına, bazı inanç ve âdetlere de yer vermişlerdir. Su dağıtmak, Kâbe’ye su götürmek, çeşme ve sebil yaptırmak vb. hayır işleri ya da suyu ilgilendiren çeşitli imar faaliyetleri sebebiyle yazılan, tarih düşülen şiirlerde de su’dan söz edilmiştir.
Divan şiirinde âşığın gözü çeşme, gözyaşı ise bu çeşmeden akan bir sudur. Âb-ı revân (akarsu) tamlaması da sevgilinin boyunu ifade eder. Âşık sevgilinin taş yüreğini eritmek için devamlı akan gözyaşı suyunu kullanır. Sevgilinin mahallesini gözyaşıyla sulayıp süpürür. Kâbe olan sevgilinin eşiğine gözyaşı suyunu götürmekle sevaba girer.
Hayat verici olmasıyla su, sevgilinin dudağına, kesilmeden devamı nedeniyle sevgilinin saçına benzetilir. Ayrıca sevgilinin yanağı ve yüzüyle de su arasında benzerlik ilişkisi kurulur. Âşığın aşk ile yanan gönül ateşini söndürmek için su, sürekli akar. Ancak bu ateş kolayca sönmez. Susuzluğu gideren su, vuslatı simgeler.
Su, akıcılığı sebebiyle şiire de benzetilir. Bu amaçla “şi’r-i âb-dâr”, “nazm-ı âb-dâr” vb. tamlamalardan yararlanılır. Âşığın sevgilinin oklarını (kirpik) ve hançerini (gamze) arzulaması, bu silahların çeliğinde bulunan su’dan dolayıdır. Kılıç veya hançere su verilmesi sebebiyle söz konusu edilir. Demire su verilip çelik hâline getirilir. Söz konusu özelliği ifade etmek için “âb-ı tîğ” veya “tîğ-ı âb-dâr” tamlamaları kullanılır. Rengi, parlaklığı ve temizleyiciliği nedeniyle su aynaya, gümüşe benzetilir. Gerçek ve mecazî anlamda kurulan tamlamalarla çeşitli hayallere konu olur.
Su, bir yerde durmaması, sürekli akması, saray ve köşk kenarlarında ya da servi ağacının diplerinde dolaşması, coşması, inlemesi nedeniyle âşıkla ilgili benzetmelerde de yer alır. Benzetmelerde incinin su içinde olması da çok işlenen bir unsurdur. Bazı beyitlerde de “su üzerinde yürümek” kerametinden söz edilir.
Canlıların hayatını sürdürebilmesi için en önemli unsurlardan biri sudur. İnsanın yapısını meydana getirdiği düşünülen dört temel unsurdan “anâsır-ı erba’a”dan biridir. Suyun en önemli özelliği hayat vericiliğidir. Tahrip edici, boğucu ve batırıcı olma özelliği nedeniyle tehlikeli; temizleyici, güzelleştirici ve geliştirici olması yönüyle de nimet olarak kabul edilir. Su, ekmekle birliktecömertlik sembolü olarak kullanılır. Akıcılık özelliğiyle ömre benzetilir. Yüzünü yerden kaldırmadığı için tevazu sembolüdür.
Su, divan şiirinde çok yararlanılan bir benzetme ve hayal unsuru olması nedeniyle divan tahlili çalışmalarının çoğunda su ve suyla ilgili unsurlar ayrı başlıklar altında ele alınmıştır. Divanlarda suya dair hangi unsurların nasıl kullanıldığına dair bazı tespitlerde bulunulmuştur. Divan şiirinde su söz konusu olduğunda ilk akla gelen şiirlerden biri, şüphesiz Fuzûlî’nin Peygamber Hz. Muhammed (s.a.s.) için yazdığı su redifli na’t kasidesidir.. Çok okunan, bilinen ve birçok şerhleri yapılan bu şiir dışında başka “su” redifli çok sayıda şiir vardır.
Su redifli şiirler arasında Ahmet Paşa’nın “âb” redifli iki kasidesi ile Necâtî’nin “âb” redifli kasidesini, Hayâlî’nin su redifli gazellerini de saymak gerekir. Daha çok gazellerde kullanılan “su” redifine 50 şairin 62 gazelinde rastlanmıştır.
- Prof. Dr. H DİLEK BATİSLAM