IEA’nın yeni raporunda Türkiye’de enerji sektörü kaynaklı emisyonların son 10 yılda %43 artış gösterdiği belirtilirken, düşük karbonlu bir gelecekte linyit santrallarının rolünün yeniden düşünülmesi ve yeni hedefler belirlenmesi tavsiye ediliyor.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) “Türkiye 2021: Enerji Politikası Değerlendirmesi” raporuna göre, Türkiye’nin son 20 yıldaki nüfus artışı ve ekonomik büyümesi enerji talebini ve ithal kaynaklara bağımlılığı artırdı. Türkiye, enerji arz güvenliğini sağlamak amacıyla petrol ve doğalgaz arama çalışmalarına hız verdi.
Yenilenebilir enerji kapasitesi son beş yılda %50 artan Türkiye, 2019’da en fazla yenilenebilir enerji kapasitesi oluşturan ülkeler arasında Avrupa’da 5’inci, dünyada ise 15’inci sırada yer aldı. Yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payı 2019’da %44 seviyesinde gerçekleşti.
Gerçekleştirilen yenilenebilir enerji ihaleleri, maliyetleri düşürmede ve yenilenebilir enerji yatırımlarını artırmada başarı sağladı.
Rapora göre, Türkiye’nin yenilenebilir enerji kurulu gücünün 2024’e kadar 21 bin megavat artarak %49 büyüyeceği öngörülüyor.
Öte yandan, güneş enerjisi potansiyelinin tahmini %3’ünü, rüzgar enerji potansiyelinin ise %15’ini kullanan Türkiye, yenilenebilir enerjide daha güçlü bir büyüme gösterebilir ve bu kaynakları elektrik üretimi dışında farklı sektörlerde de kullanabilir.
Linyit Santrallarının Rolü Yeniden Düşünülmeli
Rapora göre, Türkiye’nin modern ve rekabetçi bir ekonomi oluşturmak için enerji sektörünün sürdürülebilirliğine ve karbon emisyonlarını azaltmaya odaklanması gerekiyor. Bu kapsamda, düşük karbonlu bir gelecekte linyit santrallarının rolünün yeniden düşünülmesi ve yeni hedefler belirlenmesi tavsiye ediliyor.
Türkiye’de enerji sektörü kaynaklı emisyonlar son 10 yılda %43 artış gösterdi. Elektrik ve ısınma en fazla emisyon salımı gerçekleştiren sektörler olurken, bu sektörleri ulaştırma ve sanayi takip etti. Kömür, 1997’den beri Türkiye’deki emisyonların en büyük kaynağı oldu.
Raporda değerlendirmelerine yer verilen IEA Başkanı Fatih Birol, Türkiye’nin son 10 yılda enerji kaynaklarını büyük ölçüde çeşitlendirdiğini belirterek, “Hidroelektrik, güneş ve rüzgar başta olmak üzere yenilenebilir enerji etkileyici bir büyüme gösterdi. Bu dönemde enerji piyasalarının liberalleşmesinde ve enerji güvenliğinin artırılmasında da önemli ilerleme kaydedildi” ifadelerini kullandı.
Toplam 191 sayfalık raporda şu tavsiyeler yer aldı:
*Sistem maliyetlerini düşük tutmak için EÜAŞ’ın zorunlu olarak üretilen elektriğin büyük bir bölümünü satın alması ve sübvansiyon gibi piyasa destek mekanizmaları kademeli olarak kaldırılmalı
*Sanayi ve inşaat sektörlerindekiler başta olmak üzere enerji verimliliği projeleri için finansmana erişim kolaylaştırılmalı, teşvikler ve piyasa mekanizmaları önemli ölçüde güçlendirilmeli
*Talebin azalmasını sağlayarak petrol tüketimini düşürmek ve taşımacılık sektöründe kullanılan yakıtların değişmesini sağlayacak hükümet politikaları genelini etkileyecek bir program oluşturulmalı, bu program elektrikli araçları da kapsamalı *Türkiye doğalgaz piyasasında rekabetin artırılmalı ve BOTAŞ’ın piyasadaki hakimiyeti azaltılmalı
*Yenilenebilir enerji alanındaki teknolojilerin potansiyelinden azami oranda yararlanılmasını sağlayacak uzun vadeli hedefler belirlenmeli
*Orta-uzun vadeli emisyon hedefleri ile yurtiçinde geçerli hava kirliliği hedeflerinin belirlenerek sürdürülebilir enerji politikalarına rehber olunmalı, emisyonların zirveye varacağı dönemi öngören bir plan hazırlanmalı.