İnsanlar için uzun süredir cazibe kaynağı olan kalamarlar efsanelere, batıl inançlara ve mitolojilere konu olmuştu.
İlginç görünümleri ve şaşılası zekaları ile açık denizlerdeki ustalıkları, onları görenlerde hayranlık uyandırabilir.
Efsaneler bir tarafa, kalamarlar günümüzde de (Santa Barbara – California Üniversitesi’nde çalışan profesör Daniel Morse gibi) insanların ilgisini aynı miktarda çekmeye devam ediyor; fakat daha bilimsel sebeplerle.
Uçsuz bucaksız okyanusların çoğu zaman çorak enginliklerinde avlanmak, iletişim kurmak, yırtıcılardan kaçınmak ve eşleşmek üzere milyonlarca yıldır evrimleşen kalamarlarda, hayvanlar aleminin en karmaşık derilerinden biri evrimleşmiş.
Seçkin bir biyokimya ve moleküler genetik emeritus profesörü olan Morse, şöyle söylüyor:
“İnsanlar yüzyıllardır kalamarların cilt renkleri ve desenlerini değiştirme kabiliyeti karşısında büyülenmişti. Kalamarlar bunu çok güzel bir şekilde ve gizlenmek, su altında iletişim kurmak, birbirlerine işaret vermek, diğer türleri uzaklaştırmak ya da eşleşme cazibesi oluşturmak ve diğer türden işaretleşmeler gerçekleştirmek için yapıyor.”
Ahtapotlar ve mürekkep balıkları gibi kafadan bacaklı kuzenleri gibi, kalamalar da kromatofor adını taşıyan ve genişleyerek ışığa maruz kaldıklarında çeşitli pigmentli renk tonlarıyla sonuçlanan, pigmentle dolu özel hücrelere sahip.
Fakat Morse’un ilgilendiği şey, kalamarların parıldayıp titreşerek farklı renkler yansıtma ve ışığı ciltlerinde kırma kabiliyetiymiş.
Bu etkinin, okyanusun üst kısmındaki ışık beneklerini taklit ettiği düşünülüyor; söz konusu özellik, normalde boş görünen bir deniz manzarasının tek niteliği.
Kalamarların kendilerini en sade arka planlara bile gizlemeyi (veya buralarda belirgin hale gelmeyi) nasıl başardığını anlamak, çeşitli uygulamalarda aynı ışık ayarlama özelliklerine sahip malzemelerin üretilmesini mümkün kılabilir.
“Kalamarların yansıtılan ışığın sadece rengini değil, parlaklığını da ayarlayabildiğini keşfettik” diyor Morse.
Şimdiye kadar yapılan araştırmalarda, bu renkli parıldamalardan reflektin adı verilen belirli proteinlerin sorumlu olduğu belirlenmiş. Fakat kalamarın yansıtılan ışığın parlaklığını ayarlama kabiliyeti bir çeşit gizem olarak kalmış.
Araştırmacılar reflektin proteinleri içeren malzeme sistemlerinde kalamarların yapabildiği yanardöner renk değişimlerine yaklaşmışsa da, yansıtılan bu ışıkların parlaklığını artıramamışlar.
Yeni çalışmada ise bu durumun, reflektinleri kuşatan lamel adlı zardan kaynaklandığı ortaya çıkmış.