Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu üyesi Zeki Kıvanç, Türkiye’nin son zamanlardaki iklim politikasındaki gelişmelerin dışında kalmayacağını belirtirken, “Paris Anlaşması konusunda da süreci hızlandıracak adımlar atılmalı. Bu konuda ülkemiz pozisyonunun netlik kazanması önem arz ediyor” dedi.
Dünyada birçok büyük şirket, Paris Anlaşması çerçevesindeki hedeflere ulaşılmasına destek olmak ve iklim kriziyle mücadele edebilmek için karbon nötr taahhütlerini açıklıyorlar. Bu taahhütlerin arkasında ciddi ekonomik nedenlerin olduğu aşikar. TOBB’un bu konudaki yaklaşımı nasıl? Bu konuda üyelerinizle birlikte bir çalışma yapıyor musunuz, üyelerinizi teşvik ediyor musunuz?
İklim krizi çağımızın en büyük tehlike yaratan sorunlarından biri olarak şu an bütün dünyanın gündeminde yer alıyor. AB bu konuda liderliği ele alarak Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı yayımladı ve bu şekilde konunun aciliyeti bir kezdaha vurgulandı. Yeşil Mutabakat’la birlikte 2050 yılında net sıfır emisyon hedefleyen AB’yi diğer ülkeler de izledi ve Güney Kore, Japonya, Çin gibi ülkeler emisyon azaltım hedeflerini açıkladı. Son olarak, Joe Biden’ın ABD Başkanı seçilmesiyle birlikte, iklim krizinin hiçbir ülkeye iltimas göstermeyeceğini kabullenen ABD de 2030 yılında %50 azaltım hedefini açıkladı. Türkiye’nin de bu gelişmelerin dışında kalması beklenemez. Nitekim, 22 Nisan’da gerçekleşen İklim Zirvesi’nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin küresel iklim eylemine katkı sunmaya devam edeceğini belirtti. Ayrıca, Paris Anlaşması konusunda da süreci hızlandıracak adımlar atılmalı. Bu konuda ülkemiz pozisyonunun netlik kazanması önem arz ediyor.
TOBB olarak gelişmeleri yakından takip ediyoruz. AB’nin yaptığı çalışmalar, İklim Yasası gibi mevzuat hazırlıkları konusundaki gelişmeler Brüksel Ofisimiz tarafından güncel olarak takip ediliyor ve üyelerimiz bilgilendiriliyor. Emisyonların azaltımı konusunda, ülkemizin belirlediği hedeflere ulaşmak için tabii ki sanayicilerimiz de elinden gelen katkıyı sunmak konusunda istekliler. Ancak, bir takım sınırlamaları da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Karbon nötr hedefine ulaşmak için büyük yatırımların yapılması zaruri. Büyük bir dönüşüme ihtiyacımız var. Bu da maliyet ve zaman demek. Kademeli bir geçiş süreci ve gerekli desteklerin sağlanmasıyla emisyon azaltımı konusunda oldukça önemli bir yol kat edebileceğimizi düşünüyorum. Biz, üyelerimizi ve sanayicilerimizi yapacakları yenilikçi yatırımlar için her zaman destekliyoruz. Söz konusu yatırımlar için sağlanabilecek olan hibelere, desteklere, finansman kaynaklarına, proje çağrılarına ilişkin sürekli güncel bilgilendirmelerde bulunuyoruz.
Avrupa Yeşil Mutabakatı, ekonomik anlamda iklim krizine karşı bazı önlemler alıyor. Bunlardan biri de sınırda karbon düzenlemesi mekanizması. Bu ve benzer uygulamalara yönelik TOBB nasıl tedbirler alıyor? Ticaret Bakanlığı ile veya başka odalarla/birliklerle konuya dair bir iletişiminiz oldu mu?
Avrupa Yeşil Mutabakatı ile iklim krizine ilişkin pek çok düzenleme yapılıyor. Bu düzenlemeler arasında en çok ses getireni de kuşkusuz Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması. Söz konusu mekanizmanın dizaynı henüz netleşmemiş olsa da her halükârda sanayicilerimizin bu durumdan etkileneceği muhakkak. Sanayicilerimizin üzerine ekstra bir mali yük getirmesi muhtemel bu mekanizma için tabii ki ilgili taraflarla iletişimimiz sürüyor. Ticaret Bakanlığı, Yeşil Mutabakat yayımlandıktan sonra harekete geçen ilk kurumlardan biri. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’ndan ülkemizin en az hasarı alması için uğraşıyor. Ülkemizin Gümrük Birliği’nden, Türkiye AKÇT STA’sından, 1/98 sayılı ortaklık konseyi kararından ve yine diğer uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan haklarının korunması için büyük çaba sarf ediyor. Bu bağlamda AB nezdinde diplomatik çalışmaları sürdürüyor.
Ticaret Bakanlığı çalışmalarını sürdürürken özel sektörle her zaman istişare halinde olur. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması konusunda da TOBB’un, oda ve borsalar ile sektör meclislerinden gelen katkılar doğrultusunda hazırlanan görüşleri Ticaret Bakanlığı’na iletildi. Ayrıca, Yeşil Mutabakat kapsamında, Ticaret Bakanlığı tarafından sık sık gerçekleştirilen toplantıların hepsine TOBB katılım sağladı, sürekli görüş alışverişinde bulunuldu ve güncel gelişmeler konusunda iki taraf da birbirini bilgilendirdi. TOBB’un üyelerini bilgilendirme maksadıyla yaptığı toplantılara da Ticaret Bakanlığı bürokratları davet ediliyor ve iletişimin sürmesi konusundaki çabalarımız devam ediyor. TOBB olarak bu konuyu çok önemsiyoruz. Sektörlerimizin, yeşil dönüşümü en az hasarla ve en verimli şekilde atlatması için çabalarımızı sürdürüyoruz. Üyelerimize, oda ve borsalarımıza yönelik bilgilendirici seminerler, webinarlar düzenliyoruz. İstişare toplantıları yapıyoruz. Dönüşüm sürecinde alabilecekleri desteklere, finansman kaynaklarına, proje çağrılarına ilişkin duyuruları iletiyoruz. Bu yollarla oda ve borsalarımızın kurumsal kapasitelerini artırmayı hedefliyoruz. Ayrıca, konu özelinde üyelerimizi etkin ve doğru bir biçimde bilgilendirmek amacıyla ilgili sektörlerin olduğu bir çalışma grubu oluşturduk. Çalışma grubunda 20 farklı sektörden 40 katılımcımız yer alıyor. Sektörel bazda yol haritaları hazırlayarak, kamu kurumlarımızla da en üst düzeyde, bakanlar seviyesinde, iletişime geçerek sektörlerimizin taleplerini iletiyor, sorunlarına çözüm arıyoruz.
Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması’na Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) serbest ticaret ilkeleriyle çelişebileceği gerekçesiyle itirazlar var. En son Brezilya, Güney Afrika, Hindistan ve Çin’den bakanlar uygulamanın gelişmekte olan ülkelere haksızlık olduğu konusunda bir uyarıda bulundu. Benzer uyarılar ve itirazlara dair neler söylersiniz? Bu tartışmada gelinen noktanın Türkiye’ye yaptırımları ve iklim krizi etki azaltımı açısından nasıl bir etkisi olur?
Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın nasıl bir dizayna sahip olacağı henüz netleşmedi. Gelişmekte olan ülkeleri dışlayan bir mekanizma dizaynının; sadece AB ülkelerini destekleyen, AB ekonomisini korurken diğer ülkeleri ekonomik olarak zora sokacak bir sistemin iyi niyetli olmayacağı aşikâr. Bu bağlamda, amaç AB ekonomisini korumaktan ziyade iklim krizi ile başa çıkmaksa, kimseyi geride bırakmayan bir sistemin uygulanacağına inanıyoruz. Sanayicilerimizin yeşil dönüşüm için destek beklerken, adil olmayan bir maliyetle karşılaşmasının emisyonları azaltmak konusunda kimseye bir faydası olmayacak. Daha önce de ifade ettiğim gibi Ticaret Bakanlığı, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması özelinde AB ile ikili anlaşmalarımızdan kaynaklanan haklarımızı korumak için çalışmalarını sürdürüyor.
Bu kapsamda, söz konusu mekanizmaya ilişkin ülke görüşümüzü de AB Komisyonu’na iletti. Bu görüşte; AB’nin ülkemiz ile arasındaki ikili ve uluslararası anlaşmalar kapsamındaki yükümlülükleri hatırlatıldı ve mekanizmanın, DTÖ kuralları ile Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (BMİDÇS) “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ve göreceli kabiliyetler” ilkesine uyumluluğu konusunda ülkemizin endişeleri iletildi. Ayrıca, Gümrük Birliği Kararı’nın ithalatta yeni bir gümrük vergisi uygulanamayacağına ve taraflar arasındaki ticarette keyfi bir ayrımcılığa veya örtülü bir kısıtlamaya yol açacak miktar kısıtlamalarının yasak olduğuna ilişkin ilgili maddelerine vurgu yapıldı. Ticaret Bakanlığı’nın hukuki haklarımızı savunmaya devam edeceğine inancımız tam.
Son olarak, Türkiye ekonomisinin karbonsuzlaşmasının önündeki engellerin/ fırsatların neler olduğunu düşünüyorsunuz?
Karbon nötr hedefine ulaşmanın önündeki en büyük engelin finansman olduğunu daha önce belirtmiştim. Büyük yatırımlar için büyük maliyetler ve zaman gerekiyor. Karbonsuzlaşma, aynı zamanda fırsat olarak da görülmeli. Bu dönüşüm sürdürülebilir kalkınma için önem arz ediyor. Çevreci hedeflere katkı sağlayacaktır. Karbonsuzlaştırma konusunda Avrupa Yeşil Mutabakatı ile hız kazanan süreçte yeni ürünler, hizmetler, piyasalar ve iş modelleri yaratılması öngörülüyor. Sektörlerimiz de çevreci bir bakış açısıyla kendini geliştirerek bu fırsatlardan yararlanacak. Dijitalleşme sürecine hız verilecek. Ayrıca, uluslararası fonlardan yararlanma konusunda karbonsuzlaşma sürecinin getireceği fırsatlar da son derece önemli. AB bu konuda önemli miktarda finansman ayırıyor ve bu kaynaklardan ülkemizin de IPA benzeri bir yapıyla faydalandırılması ülkemiz açısından önemli bir kazanım olacaktır.
Geridönüşüm sanayisinin kurulmasıyla evsel atık, ambalaj atığı gibi maddelerin gerikazanımında da önemli adımlar atılıyor. Atıkların geridönüşüm ve gerikazanım süreci içinde değerlendirilmesi hem maddesel hem de enerji olarak ciddi kaynak kayıplarının önüne geçecektir. İsrafın önlenmesi, doğal kaynaklarımızın daha verimli kullanılması, atık oluşum sebeplerinin gözden geçirilerek atık oluşumunun engellenmesi veya minimize edilmesinin yakın gelecekte bütün kurum ve kuruluşlarımızın temel hedefi olacağına inanıyoruz. Bu konuda uluslararası gelişmeleri de takip ediyoruz. Örnek vermek gerekirse, moda endüstrisini BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ile uyumlu hale getirmeyi hedefleyen Moda Paktı, endüstri çapında önemli bir hareket ve 32 büyük moda markası tarafından imzalandı. Paktın; iklim, biyoçeşitlilik ve okyanuslar olmak üzere üç odak noktası bulunuyor. Markalar, pakt kapsamında 2030 yılına kadar %100 yenilenebilir enerjiye geçmeyi hedefliyorlar. Ayrıca, 2025’e kadar ürünlerinin %25’inde geri dönüştürülmüş veya organik hammaddelerin kullanılmasını planlıyorlar. Atıkların azaltılması yolunda moda devlerinin böyle taahhütlerde bulunması, tüm ülkeler için örnek teşkil edecek.
Sanayicileri harekete geçirecek olması bakımından da önemli bir fırsat sunuluyor. Tüm sanayicilerimizin hazırlıklarını, üretim süreçlerini, malzeme temin stratejilerini bu doğrultuda gözden geçirmeleri çok önemli. Bu yıl kurulumu tamamlanan ve TOBB Yönetim Kurulunda da sorumluluğunu üstlendiğim Atık ve Geri Dönüşüm Sanayi Meclisi de gerekli politikaların oluşturulmasında, atık sanayisinin geliştirilmesinde ve dönüştürülmesinde önemli rol oynayacak. Uluslararası taahhütlerin yerine getirilmesi için yapılması gereken çalışmalar da meclisimizin gündeminde yer alıyor.