Su Kıtlığı İlişkilerini Saptamak
Nüfus Artışı ve Su Kıtlığı İlişkisi
Son yüzyılda üç kat artan dünya nüfusuna karşılık, su tüketimi yedi kat artmıştır. Yeryüzünde su kaynakları dağılımının eşit olmaması ve küresel nüfus yoğunluğunun artması sebebiyle, yaklaşık 80 ülkede nüfusun % 40’ında su arzı, mevcut su talebini karşılayamamaktadır (USİAD Su Raporu, 2007: 15). 2020 yılında yaklaşık 30 milyon, 2050 yılında ise yaklaşık 110 milyon insanın su sorunlarından etkilenmesi beklenmektedir (Atabay vd., 2014: 40). Birçok araştırmacı nüfus artışının su kaynakları üzerinde bir baskı oluşturduğunu ancak bu baskının önlemez bir sorun olmadığını ifade etmektedir.
Kirlilik ve Su Kıtlığı İlişkisi
Endüstri faaliyetlerin yaygınlaşması, kentleşmenin ve nüfusun artması, tarım üretiminde kullanılan kimyasal maddeler, su kaynaklarının kullanılamayacak oranda kirlenmesine sebep olmakta ve sınırlı miktardaki tatlı su kaynaklarının tükenmesine yol açmaktadır.
İleri Teknoloji ve Su Kıtlığı İlişkisi
Küresel su krizini önlemek ve etkisini azaltmak amacıyla devletler ile
uluslararası finans kurumları, ileri teknoloji ürünleri olan baraj, derivasyon ve desalinasyon gibi seçenekler üzerinde yoğunlaşmaktadır (Barlow, 2009: 40). Bu noktada önemli olan sürdürülebilir kalkınmanın temel dinamiği niteliğindeki ileri teknoloji ürünlerinin, su krizine çare olabilirliği ve söz konusu uygulamaların doğurduğu çevresel etkilerin fayda-maliyet karşılaştırması sonuçlarının ne olduğudur.
Betül Şahin’in makalesinden yararlanılmıştır.