Tarımsal sulamada toprak & bitki & su ilişkileri ve bunların insan ve çevreye olan etkileri üzerinde ne yazık ki çok fazla durulmamaktadır. Bu nedenle üretici yeterince bilinçlendirilemediğinden aşırı su kullanma eğilimi ortaya çıkmaktadır. Sonuçta, drenaj yetersizliği, yüksek taban suyu seviyesi, tuzluluk ve sodyumluluk gibi bazı toprak sorunları ortaya çıkabilmektedir.
Ülkemizde bir yandan yeni alanlar sulamaya kazandırılırken diğer yandan çok büyük yatırımlarla sulama şebekeleri tesis edilmiş araziler, yanlış tarım ve sulama uygulamaları nedeniyle hızla bozulmakta, kirlenmekte ve hatta kullanılamaz duruma getirilmektedir. Sulamaya açılan alanların büyük bir bölümü tuzluluk ve sodyumluluk problemi ile karşı karşıyadır. Aşırı ve yanlış gübreleme toprak-bitki-su dengesini nitrit (NO2)-nitrat (NO3)
kalıntılarıyla toprak yapısını bozmakta ve yer altı sularını kirletmektedir. Bilinçsiz sulama ile toprak tuzlulaştırılmakta, taban suyu seviyesini ve kalitesini olumsuz etkilenmektedir.
Ülkemizde kurak veya yarı kurak bölgelerde başarılı bir sulu tarımın yapılabilmesi için toprak özelliklerine ve bitki ihtiyaçlarına uygun sulamanın yapılması gereklidir. Sulama suyunun arzu edilmeyen özellikleri bitki gelişmesini dolaylı ve dolaysız olmak üzere başlıca iki şekilde etkilemektedir.
Sulama suyunun bitki gelişmesine dolaysız etkileri ya bitki öz suyundan yüksek ozmotik koşulların yaratılması ya da suda fitotoksik (bitkilere zararlı) bileşiklerin bulunması nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Bilindiği gibi bitkiler gelişmelerinin ilk dönemlerinde (çimlenme ve fide devrelerinde) olgunlaşma dönemlerine oranla erimiş tuzlardan daha fazla zarar görürler. Bu durum ya verimin azalmasına ya da hiç verim alınamaması sonucuna yol açmaktadır.
Suda erimiş tuzların olumsuz etkileri;
- Bitkide vejetatif büyümenin durması,
- Meyve ve tohum gelişiminin azalması,
- Ürünlerin pazar kalite değerinin bozulması.
şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
Sulama sularında tuz bileşiklerinden başka sediment, tarımsal mücadele ilaçları veya patojenik organizmalar bulunabilir. Bunların bulunması özel olarak bitki gelişmesine etki etmese de bazı ürünlerin pazar değerine etki eder. Bunun yanında göz önünde bulundurulması gereken diğer bir husus da bitkilere zararlı olmayan fakat bitkilerde birikmesi halinde insan veya hayvanlara toksik (zehirli) olabilecek elementlerin sulama sularında bulunup bulunmadığıdır. Sulama suyunun bitki gelişmesine olan ikinci etkisi dolaylı etki olup, sulama suyu kalitesinin toprağa etki yapması dolayısıyla oluşan etkidir. Örneğin; sulama suyunda sodyumun bulunması halinde bu elementin toprak kompleksleri tarafından adsorbe edilmesi kil fraksiyonunun dispersiyonuna neden olur. Bilindiği gibi kil fraksiyonunun dispersiyonu toprak geçirgenliğinin azalmasına, kilin alt horizonlara hızlı yıkanmasına ve toprak yüzeyinde kabuk tabakasının oluşmasına neden olmaktadır. Kabuk tabakası ise tohumların çimlenerek toprak yüzeyine çıkmasını güçleştirdiğinden genellikle istenmeyen bir özelliktir. Bununla beraber çok tuzlu sularla sulanan topraklar floküle olurlar ve bunun sonucu olarak toprakların infiltrasyon hızı artar. Bundan sonra tuz
miktarı daha az olan sulama sularının kullanılması halinde topraktaki kil fraksiyonunun disperse olması nedeniyle toprak geçirgenliği ve infiltrasyon hızı azalır.
Sulama suyu kalitesinin diğer bazı özellikleri de bitki gelişmesine etkili olabilir. Örneğin bu özellikler arasından sulama suyunun sıcaklığı ile biyolojik oksijen ihtiyacı sayılabilir. Sulama suyu sıcaklığının çok yüksek veya düşük olması halinde bitki kök bölgesi derinliğindeki toprak sıcaklığı da yüksek veya düşük olması nedeniyle bitki gelişmesini yavaşlatır veya tamamen durdurabilir. Biyolojik oksijen ihtiyacı (BOD) değerleri yüksek olan suların kullanılması halinde ise toprak havalanması olumsuz etkilenir ve oksijen elverişsizliği nedeniyle bitki gelişmesinde olumsuz etkiler görülebilir…
- Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi & Journal of Agricultural Faculty of Bursa Uludag University