Uluslararası Uzay İstasyonundaki suyun %80’inin geri dönüştürüldüğünü biliyor muydunuz? Gezegenimizin 400 km yukarısında yaşayan ve çalışan astronotlar bunu düşünmemeyi tercih edebilir, ancak içtikleri su meslektaşlarının terinden ve solunan nefesinden geri dönüştürülür (Uzay İstasyonu‘nun duvarlarında yoğunlaşma olarak toplanır).
Su yeryüzünde değerlidir, ancak içilebilir tüm suyun evden taşınması veya geri dönüştürülmesi gereken uzayda daha da önemlidir. Su yoğun ve ağır bir madde olduğundan, onu uzaya itmek için çok fazla enerji gerekir – bir roketin taşıyabileceği çok şey vardır, bu yüzden ne kadar az su gönderirsek, onun yerine daha fazla bilimsel ekipman gönderilebilir. Uluslararası Uzay İstasyonunda duş olmamasının nedenlerinden biri de budur. Astronotlar altı ay boyunca yalnızca ıslak mendil ile kendilerini yıkarlar! Astronotlar, Dünya’dan en çok özledikleri şeyler olarak genellikle taze meyveleri ve duşu listelerler.
Gezegenimizden daha fazlasını keşfettikçe, astronotlara su ve yiyecek sağlamak gittikçe daha zor hale gelecektir, bu nedenle tıpkı Dünya’da olduğu gibi, dünya dışı kaşifler ve uzay ajanslarının mantrası olan azaltma, yeniden kullanma ve geri dönüştürme.
Avrupa Uzay Ajansı ve ortak üniversiteler otuz yılı aşkın bir süredir , astronotların Güneş Sistemimizi keşfetmek için bir uzay aracında yanlarında götürebilecekleri bir kutuda kendi kendine yeten bir eko-sistem geliştirmek için çalışıyorlar. İdrar ve ter gibi atıkları sonsuz bir şekilde geri dönüştüren sistem, temiz su ve gıda üretmek için bir filtre zinciri, biyoreaktörlerdeki bakteriler ve kimyasal reaksiyonlar kullanır. Amaç, astronotların sonsuza dek yaşamın üç temel unsurunu üreterek derin uzayda seyahat edebilmesi için tamamen kendi kendine yeterli hale gelmektir: su, oksijen ve yiyecek.