Yeni Çalışma: İyileşme Paketlerinin Yeşil Unsurları Var, Ancak Tam Bir Yeşil İyileşme Değil
Yeni bir çalışmaya göre AB üyelerinin ekonomik toparlanma süreçleri “yeşil iyileşme” hedeflerini desteklemede yetersiz kalıyor. Aynı zamanda iyileşme planları, ilk bakışta yeşil olarak değerlendirilebilir ancak fosil yakıtların desteklenmesiyle sonuçlanabilecek riskler barındırıyor.
AB üyesi ülkelerin 672,5 milyar euroluk İyileştirme ve Dayanıklılık Tesisi (Recovery and Resilience Facility) kapsamında sunulacak fonlarına erişim sağlayabilmesi için İyileştirme ve Dayanıklılık Planlarını Komisyona iletmelerinin resmi olarak son tarihi. Geçtiğimiz yılın yaz aylarında AB liderleri, harcamaların en az %37’sinin iklim hedeflerini desteklemek üzere kullanılmasını, kalan harcamaların ise iklime “önemli ölçüde zarar vermeyecek” şekilde yapılmasını taahhüt ederek, planların yeşil dönüşümü desteklemesi gerekliliğinde uzlaşıya varmışlardı.
Wuppertal Enstitüsü, E3G ve ulusal uzmanların ortaklığında hayata geçirilen “Yeşil İyileşme Takipçisi”, bu hedeflere ne ölçüde hizmet ettiğini değerlendirmek amacıyla ülkelerin iyileşme planlarını analiz ediyor. Bugüne kadar Fransa, Almanya, İspanya, Portekiz, Bulgaristan, Romanya, Estonya, Letonya, Polonya, Slovakya, Slovenya, Belçika, Finlandiya ve Çekya’nın yer aldığı 14 taslak planı değerlendirildi. Önümüzdeki haftalarda daha fazla ülke analize dahil edilecek.
14 adet iyileşme planının ve ekonomik kurtarma paketinin değerlendirildiği analiz, AB’deki kurtarma önlemlerinde yeşil harcamaların payının yalnızca %24 olduğunu ortaya koyuyor. Toplamı 422 milyar euro olan iyileşme önlemlerinin yalnızca 68 milyar euroluk kısmı tamamen yeşil dönüşümü desteklemek üzere gerçekleştirilecek faaliyetlere ayrılıyor. Günümüzde en az sekiz ülkenin planı, paketlerin en az %37’lik bölümünün yeşil iyileşmeye ayrılması kriterini karşılamıyor. İlk genel değerlendirme, İspanya (%31), Finlandiya (%42) ve Slovakya (%30) tarafından sunulan planların, yeşil harcama payında diğer ülkelere göre daha iyi performans gösterdiğini ortaya koyuyor. Polonya (%18), Portekiz (%19) ve Slovenya (%5) ise düşük performans gösteren ülkeler arasında yer alıyor.
E3G Kıdemli Politika Danışmanı Johanna Lehne, “Gerçekleştirdiğimiz analiz, Avrupa Birliği’ndeki birçok hükümetin, Yeni nesil AB fonlarını tahsis etme sürecinde, gelecek nesilleri merkeze koymadığını gösteriyor. Önerilen planlar, ekonomik iyileşmenin dönüştürücü potansiyelini hayata geçirmede yetersiz kalıyor” dedi.
AB üye ülkelerinin enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kaynakları ve temiz ulaşım çözümlerinde oldukça ihtiyaç duyulan yatırımları hayata geçirme fırsatını kullandıkları görülüyor. Ancak bu yatırımların, sınırlı bir iyileştirmenin ötesine geçtiği durumlar nadiren görülüyor. Örneğin, Çekya ve Polonya gibi birçok ülkenin kurtarma planı, AB’nin iklim hedefleriyle uyumlu olmayan ulusal enerji ve iklim planına dayanıyor. Bu durum, iyileştirme önlemlerinin daha iddialı iklim hedeflerini mümkün kılmak üzere kullanılmadığını ortaya koyuyor. Ulusal kurtarma planlarının Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın uygulanmasını hızlandırmak açısından sağladığı eşsiz fırsat göz önünde bulundurulduğunda, bu durum endişe veriyor.
Doğalgaz Riski
Avrupa Komisyonu ve sivil toplum kuruluşlarının çabaları, iklime en fazla zarar verebilecek kurtarma önlemlerinden bazılarını kapsam dışı bırakılmasını sağladı. Bununla birlikte, ilk bakışta yeşil iyileştirme olarak değerlendirilen önlemlerin bir kısmı, fosil yakıtların desteklemesiyle sonuçlanabilmesi olasılığı sebebiyle, halen önemli riskler barındırıyor. Bu önlemlerin bazıları, yeşil dönüşümle uyumluluk göstermeyen önlemler içeriyor. Örnekler arasında, Polonya’da doğalgaz altyapısını destekleyebilecek 3,2 milyar euro değerindeki verimlilik önlemleri ile Bulgaristan’da 244 milyon euro ve Romanya’da 600 milyon euro değerinde fosil doğalgaz altyapısına yönelik yatırımların desteklenmesi yer alıyor. Bulgaristan ve Romanya’daki yatırımlar, enerji sisteminin doğalgaza bağımlı hale gelmesi riskini barındırıyor.
E3G araştırmacısı Felix Heilmann ise “Fosil bir yakıt olan doğalgaza yönelik yatırımlar gibi yeşil dönüşüme aykırı altyapılara harcanan her kuruş, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı siyasi açıdan baltalıyor ve mutabakatın başarıya ulaşmasını riske atıyor. Hükümetler ve Avrupa Komisyonu, Avrupa’daki iyileşme fonlarının Yeşil Mutabakat’a zarar verme potansiyeli taşıyan önlemleri desteklememesini sağlamalıdır” diye konuştu.
Etkin yönetişim mekanizmaları ve reformları birçok iyileşme planları kapsamında yer almıyor. Çoğu durumda fonlar, yeni dönüştürücü önlemleri hayata geçirmek yerine, önceden kararlaştırılmış programları finanse etmek amacıyla kullanılıyor. Örneğin, Almanya’da yeniden finansmanın yaklaşık %80’lik bölümü, daha önce kararlaştırılan önlemleri kapsıyor. Yalnızca birkaç ülke planlarında uzun vadeli stratejilerine uyumlu yeşil dönüşüme güçlü vurgu yapıyor ve bu ülkeler çok daha iyi paketler ortaya koydu. Örneğin, İspanya iyileşme fonlarını, daha önce kararlaştırılan verimlilik hedeflerini uygulamak üzere kullanırken, aynı zamanda daha iddialı enerji dönüşümü hedefleri belirliyor.
Önümüzdeki iki ay, Komisyon için önemli bir güvenilirlik testi anlamına geliyor. Avrupa Komisyonu’nun mali konularda gelecekte daha çok söz hakkına sahip bir AB kurumu haline gelmesi için, İyileştirme ve Dayanıklılık Tesisi’nin başarılı şekilde uygulamaya konması gerekiyor. Bu durumun, Komisyon’un iyileştirme planlarına, nihai hedeflere ve dönüm noktalarına ilişkin nihai değerlendirmelerinde yansıtılması gerekiyor.