Su, dünyada alternatifi olmayan, başka bir maddenin yerini dolduramayacağı doğal kaynak.
22 Mart Dünya Su Günü vesilesiyle bu eşsiz kaynağın karşı karşıya kaldığı tehlikelere dikkat çekilmek isteniyor. Bu yılki Dünya Su Günü’nde, sel ve baskınların çevreye verdiği zararla göl ve nehirlerdeki su kirliliğinin azaltılması konularına odaklanıldı.
Bugün dünyada 2 milyar insanın temiz içme suyuna erişimi yok, bu sıkıntının yol açtığı sorunların başında sağlık geliyor.
Avrupa’nın en büyük göllerinden Balaton, küresel ısınmanın su kaynaklarını nasıl tehlikeye attığını gösteren örneklerden sadece biri. Şu an Balaton’da su seviyesi bir haylı yüksek olsa da istatistikler su yatağının aslında giderek kuruduğunu gözler önüne seriyor.
Euronews muhabiri Beatrix Asboth, Balaton Gölü Limnoloji Enstitüsü Başkanı Profesör Laszlo G-Toth’a alınabilecek önlemleri sordu.
Toth, suyun geleceğinin basit yöntemlerle korunabileceğini söylüyor: “Hava sıcaklığı arttıkça su havzaları da kuruyor. Eğer iklim değişikliğinden bahsedeceksek sadece nehirlerden değil havzalardan da bahsetmemiz gerekiyor. Bu nedenle havzalara ne tür bitkiler yetiştirmemiz gerektiği sorusu büyük önem taşıyor. Suya daha az ihtiyaç duyan canlılara yönelmeliyiz.”
İlklim değişikliğinin etkilerinden bir diğeri fırtınalar. Daha önce 10 yılda bir görülen şiddetli kasırgaların artık daha sıklıkla meydana gelmesi doğal kaynaklar için bir risk.
Meteorolojist Akos Horvath, kötü hava koşullarının oluşturduğu tehlikeyi şöyle anlatıyor: “Rüzgar, fırtına ve yağmur birleşince ortaya büyük bir sorun çıkıyor. Bu, nehir kıyılarındaki setleri yada bir evin duvarını yüksek basınçlı suya tabi tutmak gibi bir şey. Böyle durumlar ne binaların ne de nehir kıyılarının kaldırabileceği yıkıma yol açıyor.”
Dünya Su Günün’de sorulan “Sel, kuraklık ve su kirliliğini nasıl azaltabiliriz?” sorusuna uzmanlar “Cevap doğada saklı” yanıtı veriliyor.