Balinaların Dört Ayaklı Atalarının Keşfedilmesi
Balinalar okyanuslarda yaşar, değil mi? Bu durum bugün için doğru olabilir, fakat memeli deniz hayvanları (balinalar, yunuslar ve domuz balıkları); aslında bir zamanlar karada yaşamış olan dört ayaklı memelilerden geliyorlar.
Current Biology bülteninde yayınlanan yeni araştırmada, Peru’da yapılan keşif aktarılıyor.
Söz konusu keşifte; kara ile deniz arasında kalan, tamamen yeni olan bir ata balina türü yer alıyor ve memeli arkadaşlarımızın tuhaf evrimsel yolculuğuna dair bilgiler sunuluyor.
Kendilerini, Thames nehrinde bile hayatta kalmakta zorlanacak olan, pürüzsüz, çift yüzgeçli okyanus yüzücüleri şeklinde düşünüyor olabiliriz; fakat balinalar, 50 milyon yıldan fazla süre önce çift toynaklılardan çıkmış bir tür (Çift toynaklılar ise karada yaşayan, toynaklı memeliler).
Balinaların ataları, başlangıçta; her biri küçük bir toynağa ulaşan dört parmağıyla birlikte küçük geyikleri andırıyorlardı.
Hindistan’da bulunan ve “kayıp halka” niteliği taşıyan özel bir fosil, balinaların son öncüllerinin tehlike zamanlarında suya girdiğini fakat doğum yapmak ve yemek yemek için karaya çıktığını akla getiriyor.
Sığ sularda yürüyerek, sucul sebze ve omurgasız hayvan ile nihayetinde de küçük balık ile yüzergezer arayarak, kayda değer bir zaman geçiriyor olmalıydılar.
Tarih öncesine ait en eski balina fosilleri, 53 milyon yıl öncesinden geliyor ve bunlar, Hindistan Himalayaları’nın kuzeyindeki bölgeler ile bugünkü Pakistan’da bulunmuşlar.
Fosil kayıtları; suda yürümekten, su samurları veya kunduzlar gibi çoğu zaman daha derin sularda yaşamaya ve bu arada da karada yürüme kabiliyetini korumaya doğru, aşamalı bir geçişin hikayesini anlatıyor.
Yeni keşfedilen Peregocetus pacificus, yaklaşık 42 milyon yıl önce ve hâlâ karaya elverişli durumdayken, dünyanın diğer kısmına doğru destansı bir yolculuğa koyulmuş.
Afrika ve Güney Amerika, Orta Eosen devrinde (kabaca 48 ila 38 milyon yıl önce) birbirlerine yarım miktar kadar uzaktaymış fakat bu yolculuk, üç metreden daha kısa uzunluğa sahip olan ve deniz yaşamına tamamen uyum sağlamamış durumdaki bir hayvan için yine de etkileyici boyutta bir yüzme.
42.6 milyon yıllık P. pacificus‘un arka uzuvları, ön uvuzlarından çok da kısa değildi ve her bir parmağında ufak toynaklar bulunuyordu. Bu durum, kendisinin hâlâ sudan zorlanmadan çıkabildiğini ve karada koşabildiğini akla getiriyor.
Ancak iskeletin sahip olduğu diğer özellikler, kendisinin sucul yaşama güzel bir şekilde uyum sağlamış olduğunu akla getiriyor.
Örneğin; arkadaki ayak kemikleri, bağdokuların ve kirişlerin bağlanacağı çıkıntılara sahip. Bu durum ise, ayaklarının perdeli olduğunu akla getiriyor.
Kunduz benzeri kuyruk kemikleri, kuyruğun yüzme konusunda güçlü bir yardımcı olarak kullanıldığına dair işaretler taşıyor ancak kendisinin, günümüzdeki balinalar gibi bir yassı bir kuyruk parçası olup olmadığına yönelik kanıt bulunmuyor.
P. pacificus, keskin ve makas benzeri dişlerinin gösterdiği üzere etçilmiş. Muhtemelen, günümüzde pek çok balinanın yaptığı gibi büyük ve kemikli balıklar yemişti.
Ancak P. pacificus; köpek dişleri, küçük azı dişleri ve karmaşık tepeleri olan azıdişleriyle beraber, çağdaş etçillerin dişlerini andıran dişlere sahip.
Günümüzde, özellikle sucul olan memeli deniz hayvanları; fazla sayıda, basit ve çivi benzeri dişlerden oluşan bir diş sırasına sahipler fakat avlarını çiğnemiyorlar; bunun yerine onları kapıyor ve bütün olarak yutuyorlar.
Leğen kemikleri, binlerce yıl boyunca belkemiğinden ayrılıp daha etkili şekilde yüzmeye olanak sağlarken; yerçekiminin hafiflediği suda yüzerek geçirilen zamanın artması; ağırlık taşıyan, güçlü bacaklara giden evrimsel kaynakları azaltmış.
Ön uzuvlar şekil değiştirerek yüzgeçlere dönüşürken, gittikçe işlevini kaybeden arka uzuvlar ise daralmış ve kaybolmuş.
Çağdaş balinalar, karadaki ilk memelilerin uzak atalarının ortaya çıktığı okyanuslara, uzun zaman önce dönüş yapmışlar.
Karaya yaptıkları evrimsel atılımdan geriye kalan tüm şey, bazı türlerdeki kalça kemiğine bağlanan küçük kemik kalıntıları. Bunlar, atalarının kara maceralarının anatomik bir yankısı niteliğinde.
Fakat, bir başka 50 milyon yıl içinde nerede geziyor olacaklarını kim söyleyebilir ki?