Su; vücudumuzdaki bütün organ, doku ve eklemlerin en önemli temel bileşimidir. Vücudumuzdaki her organın varlığı suya bağlıdır. Vücudumuzun %75 ‘i sudan meydana gelmiştir. Beynin %85’i, kanın %90’ı, kasların %75’i, böbreklerin %82’si ve kemiklerin %22’si sudur.
Vücudumuzdaki organlar ve salgı bezleri eğer iyi ve temiz su ile beslenmezse sonunda görevlerini yapamaz hale gelirler. Yetişkin bir insan her gün terleme, idrar ve nefes yoluyla yaklaşık 2,5 litre su kaybeder. Vücuttaki su oranı %5 düştüğünde problemler gözlenmeye başlar. Yetişkin bir kimsede bu bitkinlik ve huzursuzluk olarak kendini gösterir. Vücuttaki su kaybı uzun süre devam ederse, yaşanma etkisi ve hastalık riski hızlanarak artar. Eğer yeterli miktarda sıvı alamazsak, hücreler dolaşım sisteminden yani kandan sıvı çekerler. Bu da kabin zorlanmasına neden olur. Aynı zamanda böbrekler suyu iyi süzemez. Böyle bir durumda böbreğin görevini karaciğer ve diğer organlar üstlenir ve bu durum bu organlarda şiddetli tahribata sebep olur. Bunlara ilaveten kabızlık, deride kuruluk ve kaşıntı, sivilce, burun kanaması, idrar yolları enfeksiyonu, öksürük, nezle, sinüzit, ve baş ağrısı gibi sağlık problemleride görülür.
Erkekler kadınlardan daha fazla su içmelidir. Çünkü erkekler kadınlara göre daha çok sıvı kaybederler. Kilolu olanlar da zayıf olanlara göre daha çok su tüketmelidir. Vücutta yağ oranı arttıkça sıvı kaybıda otomatik olarak artar. Vücut kaybettiği bu sıvıyı takviye etmek zorundadır. Yoksa hastalıklar kaçınılmaz olur. Hamile bayanlar da normal zamanlarından daha çok su tüketmelidir. Çünkü anneninde bebeğinde sağlığı için bol su içmek çok önemlidir. Anne karnında ki bebeğin yaşam alanı sudur. Anne ne kadar çok su tüketirse bebek o kadar sağlıklı olur ve anne için de doğum o kadar kolay gerçekleşir.
Suyun hayatın felsefesidir. Su varsa yaşam vardır, su yoksa yaşam durur.
Yaşamak için su için….