İçme Suyu ile İlgili Masallar İçme Suyu Kalitesi Ne Olmalı?
İnsanoğlu yaşamında en dirimlik madde olan içme suyunun kalitesi konusunda kişilerin anlayışı farklı farklı olabilir. 50-100 yıl önce tabiatta gördüğümüz akan sulardan korkmadan su içilirmiş. Şimdiki su bilgimiz ile geçmişe baktığımızda ve insanların bilmeden içtiği suları düşündüğümüzde acemi cesareti deyimi aklımıza gelir. Tabii ki 100 yıl önce doğa bu kadar kirli değildi. Ancak bugün natürel sularda bulunduğunu bildiğimiz birçok madde 100 yıl öncede vardı.
İçme suyunun kalitesi konusunda kulaktan duyma bilgilere hiç güvenmemek ve bilimsel araştırmalar sonucunda elde edilen bilgileri kabullenmek gerekir. Teknoloji sayesinde suda bulunan maddeler artık milyonda bir (ppb,mikrogram litre) mertebesinde ölçülebilmektedir. Tüm dünya istatistik bilgileri tek noktada toplanarak insan sağlığına zararlı olan sudaki maddelerin limit değerleri daha iyi takip edilebiliyor. Örneğin, doğal sularda bulunan Brom maddesinin insana zararından tam olarak söz edilemezken, suyun ozonlanması sonucunda ortaya çıkan Bromat maddesinin insan çok zararlı olduğu tıbben kanıtlanmış ve sudaki azami sınırı 10ppb olarak sınırlanmıştır. Bu çalışmalar neticesinde ülkemizde 25730 sayılı, 17 Şubat 2005 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik Sağlık Bakanlığınca çıkarılmıştır. Bu Yönetmelik İçme suyunun kalitesinin ne olması gerektiği hakkında cevap vermektedir.
Bu yönetmelikte amaç, Bu Yönetmeliğin amacı, insani tüketim amaçlı suların teknik ve sağlıklı şartlara uygunluğu ile suların kalite standartlarının sağlanması, kaynak suları ve içme sularının istihsali, ambalajlanması, etiketlenmesi, satışı, denetlenmesi ile ilgili usul ve esasları düzenlemektir. Burada gördüğünüz gibi kaynak suları ve içme suları olarak iki kavram görünüyor. Kaynak suyu, tabiattan çıktığı gibi, yalnızca duyarlı filtrasyon yapılarak, içerisine hiçbir dezenfeksiyon kimyasalı verilmeden içilebilen suları, İçme suları ise her tür teknik ile suyu işledikten sonra yönetmelik standartlarında sağlıklı hale getirilmiş suya verilen isimdir.
Ters Osmoz İle Üretilen Su İçilir mi?
Yürürlükte olan yönetmeliğe göre cevap verecek olursak, Yönetmelikte ‘kaynak suyu’ dışında insanın içeceği sular üç türde tarif edilmiştir. ’İnsani tüketim amaçlı su’ ‘içme suyu’ ve ‘içme-kullanma suyu’. Bu üç tarif içerisinde ters osmoz ile üretilen su konusunda negatif bir cümle yoktur, hatta içme suyunun tarifinde suyun saflaştırma sonucu elde edilmesine müsaade edilmiştir. Ters osmoz ile üretilen suda bir tür saflaştırma olarak kabul edildiğinde ters osmoz ile üretilen su içilir.
Ters Osmoz Cihazı ile Elde Edilen Suda Mineral Azmıdır.
Kulaktan kulağa gelen hatalı ve eksik bilgiler ile yayın ortamında görülen bazı yazılar, minerali az suların insana zararlı olduğunu belirtir. Hatta insanın içme suyu sayesinde mineralleri aldığı söylenir. Yine yönetmeliğe baktığımızda birçok mineral ve madde için kabul edilebilen en üst değerler verilmiştir. Fakat hiçbir yönetmelik bir mineral için en alt değer değer göstermemiştir. Bu durumda Ters osmoz ile hazırlanmış içme suyu insan için uygun bir sudur. Diğer taraftan ülkemizde satılan birçok kaynak suları ters osmoz ile elde edilen sulardan daha az mineral içerir. Bu kaynakların bulunduğu bölgede yaşayan insanlar doğdukları günden itibaren bu suları içmekte ve bu insanlarda mineral eksikliği ile ilgili kayda rastlanmamaktadır.
Sıhhiye (Tıp) ilmine göre su bir besin değil, bedenimiz içinde birçok dengeyi kuran sıvının ihtiyacını karşılamak üzere içilen maddedir. Beslenme ile ilgili yayınlarda insanın gıda ve mineral ihtiyacı için su içmeye yönlendirilmesine rastlamıyoruz ancak su ihtiyacını karşılamak için insanın çok su içmesi gerektiği her sağlık kitabında yer alır.
Kaynak Suyu mu içmeliyiz?
Yönetmelik insanlar için ‘kaynak suyu’ yanında ‘içme suyu’ deyimi ile başka bir suyu da tarif ediyor ve kaynak suyunun daha sağlıklı olduğunu yazmıyor. Bugünkü teknolojiler sayesinde ters osmoz tekniği ile ve veya iki değişik kalitede suyu karıştırarak içme suyu tarifine uygun, içimi hoş, lezzetli ve sağlıklı içme suyu üretmek mümkündür.
İnsanın tat duyusu açısından içme suyunu yorumlarsak; ülkemizde şöyle bir deyim vardır ‘Renkler ve zevkler tartışılmaz’. Avrupalının damak zevkine uygun sert suları içmek seyahate çıkmış bir vatandaşımıza eziyet gibi gelir. Aynı şekilde ülkemize gelen kimi Avrupalı bizim çok beğendiğimiz kaynak sularını içtiklerinde ‘siz böyle saman gibi su mu içiyorsunuz?’ diyebilmektedir. Oysa çoğumuza göre düşük mineralli sular daha lezzetlidir. Kısaca, suyun az veya çok mineral içermesi, sert veya yumuşak olması suyun içme kalitesi ile ilgili değildir, ‘damak zevki’ ile ilgilidir. Kaldı ki hiçbir yönetmelik içme suyunun tadını tarif etmez.
Bu yönetmeliğin varlığı ve detayları ülkemizde bilindikçe ve bizler tarafından anlatıldıkça içme suyu arıtma ile ilgili duyduğumuz masalların azalacağını umut ediyorum.