Arkeologlardan oluşan bir takım, Karadeniz sularının yaklaşık 2.000 metre altında, şimdiye kadar bulunan en eski ve el değmemiş gemi enkazı olduğu düşünülen bir yapı buldu. İnanılmaz derecede korunmuş olan enkazın, yaklaşık 2.400 yıllık olduğu tahmin ediliyor.
Yaklaşık 23 metre uzunluğundaki batık geminin kökeni antik Yunanistan’a dayanıyor gibi görünüyor ve muhtemelen bir tüccar gemisi; ancak içerikleri konusunda henüz bilgi yok.
Araştırmacıların söylediğine göre; yan tarafa yatmış şekilde duran geminin direği, dümeni ve mürettebat tarafından kullanılan kürek çekme sıraları hâlâ yerli yerinde duruyor. Gemicilerin gemide yediği balıkların kılçıkları bile duruyor.
Araştırma takımı, geminin yaşını tahmin etmek için uzaktan kontrol edilen dalış robotlarıyla enkazdan küçük bir parça almış ve bu parçaya karbon tarihleme yöntemi uygulamış.
İngiltere’deki Southampton Üniversitesi’nde çalışan ve projenin baş araştırmacısı olan Jon Adams, yaptığı bir açıklamada şöyle söylüyor: “Klasik dünyadan bu yana bozulmamış halde kalmayı başaran ve suyun iki kilometre altında duran bir gemi göreceğim hiç aklıma gelmezdi”
“Bu gemi, antik dünyadaki gemi inşası ve deniz yolculuğu konusundaki fikirlerimizi değiştirecek.”
Geminin böylesine bozulmamış halde bulunmasının iki sebebi var: Birincisi, gemi oksijensiz sulara gömülmüş; oksijen seviyeleri tükenmiş durumda olmasaydı, enkaz yıllar geçtikçe bozulurdu.
İkincisi, gemi çok derinde duruyor ve dalgıçlar ile çürükçüllerin erişemediği bir bölgede yer alıyor.
Southampton Deniz ve Denizcilik Enstitüsü’nde çalışan takım üyesi Helen Farr, BBC‘ye konuşarak, “Korunmuş ve güvenli halde duruyor. Bozulmuyor ve avcıları çekmesi muhtemel değil.”
Eğer tasarım size tanıdık geliyorsa, antik Yunan çanak çömleklerinde buna benzer şekilde resmedilen bir gemi görmüş olabilirsiniz; yani İngiltere Müzesi’nde, Homerus’un Odesa‘sındaki bir sahneyi gösteren Deniz Kızı Vazosu gibi bir çömleği.
Bu enkaz, Karayip Denizi‘nde ve Avustralya kıyılarında elde edilen bulgular da dahil olmak üzere, son zamanlarda yapılan en etkileyici gemi enkazı keşiflerinden birini oluşturuyor.
Bulgu, Karadeniz Deniz Arkeolojisi Projesi (MAP) olarak adlandırılan ve şimdiye kadar Karadeniz’de, üç yıllık bir dönem boyunca 60’dan fazla batık geminin tanımlandığı büyük ölçekli bir harekâtın parçasını oluşturuyor.
Araştırmada, bunun gibi keşiflerin yapılmasının yanısıra, bölgedeki deniz seviyelerinde antik zamanlarda meydana gelen değişimlere de bakılıyor. Çalışmanın bir kısmı da, Bulgaristan’daki Ropotamo nehri yakınındaki bölgede, Bronz Çağı’nın ilk zamanlarından kalma su altı cisimlerini incelemeyi kapsıyor.
Deniz yatağını ve içerisinde bulunan enkazları taramak üzere, kıyıdan uzak bölgelerde yürütülen petrol ve gaz keşif projelerinde kullanılan sistemlere benzeyen ileri su altı kamera sistemleri konuşlandırılmış.
Ancak enkazların hiçbiri, bu son bulgu kadar eski, iyi korunmuş veya şaşırtıcı değil. Takım şimdi, gemi enkazının bulunduğu bölgeye geri dönebilmek ve ambarda nelerin gizlendiğine bakabilmek için sermaye arıyor.
“Normalde amforalar [şarap vazoları] buluyoruz ve bunların nereden geldiğini tahmin edebiliyoruz, fakat bu geminin ambarına bakmadık” diyor Farr, BBC‘ye.
“Arkeologlar olarak bizler, bu geminin bize bölgedeki teknoloji, ticaret ve hareketlilik hakkında neler söyleyebileceğiyle ilgileniyoruz.”
Araştırmacılar, yaptıkları çalışma hakkında bir belgesel yapmış ve şimdiye kadar elde ettikleri bulguları, İngiltere’deki Wellcome Koleksiyonu‘nda yapılan bir konferansta sunmuşlar.