Sağlıklı içme suyunun nitelikleri nelerdir?
Doğada tam olarak saf suyu bulmak imkânsızdır. Saf su kokusuz, tatsız ve renksizdir, fakat havadaki karbondioksit suyun içinde çözünmeye başladığı andan itibaren tadı bozulur. Doğadaki sularda yabancı madde, erimiş tuzlar, gazlar, kimyasal bileşikler, hastalık yapan veya yapmayan organizmalar, toprak, kil vs. bulunur. Bunların bir kısmı mikroskopla ve bakteriyolojik muayenelerle, bir kısmı kimyasal deneylerle, bir kısmı gözle ve bir kısmı da tat ve kokularıyla teşhis edilebilir.
Fiziksel özellikleri: Su bulunduğu şartlara bağlı olarak katı, sıvı ve gaz hallerinde olabilir. Yoğunluğu büyük ölçüde sıcaklığa bağlıdır. Suyun fiziksel özelliklerinden sıcaklığı, berraklığı, rengi, lezzeti, kokusu, geçirgenliği ve pH’ı oldukça önemlidir. İçilebilir nitelikteki suyun şu nitelikleri taşıması beklenir:
• Berrak olmalı,
• Renksiz olmalı,
• Kokusuz olmalı ve kendine has bir tadı bulunmalıdır.
Suyun sıcaklığı: Suyun kendine özgü lezzeti, özellikle sıcaklığına bağ- lıdır. İdeal bir sıcaklık kesin olarak söylenemese de genel olarak içme suyunun sıcaklığının 7-12 °C arasında olması beklenir. Daha sıcak suların tadı ağza yavan gelebilir ve 20 °C’den fazla sıcak sular mide bulantısına yol açabilir. Bunun tam aksi durumda ise soğuk sular mide ve bağırsak mukozasını tahriş ettiği gibi bağırsak hareketlerini durdurur ve sancıya neden olabilir. İçilebilir su, derinden gelen toprak tabakalarından çok yavaş süzülerek yer üstüne çıktığı için genelikle soğuktur. Sıcak su mide yüzeyinde ve kanda direkt olarak emilen birkaç maddeden biridir. Beden, suyu diğer bileşenlerden ayırmak zorunda kalmaz. Bu durum yağlı bir tavayı soğuk suda yıkamaya benzer; yağlı tavanın soğuk suyla yıkanırken yağların donup tavaya iyice yapıştığını görürsünüz, ama aynı tavayı sıcak suda yıkarsanız yağ çözülür ve kolayca temizlenir.
Sıcak su neden yararlıdır?:
• Bedenin doğal serinletme sistemini çalıştırarak kan dolaşımını artırır.
• İç organları ve kaburga kemiklerinin etrafındaki kasları gevşetir, böylelikle daha derin nefes almayı sağlar.
• Mide asidi etkilerini rahatlatır.
• Sulanmayı ve besinlerin emilimini artırarak sindirime yardımcı olur.
• Kabızlığı giderir.
• Yemeklerden yarım saat önce içilen sıcak su iştahı azaltır ve kilo vermeye yardımcı olur. Çinliler 40 yaşından sonra oda sıcaklığından daha soğuk olan hiçbir şeyin vücuda alınmaması gerektiğine inanırlar.
Suyun bulanıklığı: Bulanıklık öncelikle estetik açıdan önemlidir ve suyun tadını da etkiler. Suda bulunan askıdaki katı maddeler ve çözünmüş organik maddeler bulanıklığa neden olur. Dolayısıyla bu durum istenmeyen maddelerin varlığına işaret eder. Bulanık sular daima şüpheli sular olarak kabul edilmelidir. İçme ve kullanma sularının berrak olması suyun sağlığı yönünden önemlidir.
Kaynağı ne olursa olsun, önceden ne gibi temizleme işlemi görürse görsün, bulanık suların içilmemesi, işletme ve ev işlerinde kullanılmaması gerekir. Hatta borularda tortu bırakmaları nedeniyle endüstride dahi kullanılması istenmez. İçme sularında bulanıklık değerine ülkemizde 5 NTU (bulanıklık ölçü birimi) birime kadar izin verilir.
Dünyanın önde gelen çevre örgütleri (EPA – Amerikan Çevre Koruma Ajansı, WHO – Dünya Sağlık Örgütü vb. kurumlar) 1 NTU olarak sınırlandırmışlardır.
Suyun rengi: Rengi hakkında karar verebilmek için suya ancak süzüldükten sonra bakılmalıdır. Çünkü suyun rengi genellikle suda askıda halde bulunan organik ve inorganik maddelerden, bazen de endüstri sularında erimiş kimyasal maddelerle boyalardan etkilenir.
Az miktardaki su renksizdir, kalın tabaka halinde ise doğal olarak mavimtırak renktedir. Fakat demir bileşikleri, askıda organik maddeler ve özellikle de bitkisel kaynaklı maddeler suyu renklendirirler. İçinde demir tuzları (ferro) bulunan sular sarı renkte olup havalandırılınca kırmızımtırak çökelti verirler. Granitli kayalardan gelen sular hafif esmerimsi bir renk taşırlar.
Ayrıca suda yosunların ve mikroorganizmaların üremesi de yeşilimsi bir renk verir. İçme suyu renksiz, kokusuz ve tatsız olmalıdır. İçme sularında renk, maksimum Pt-Co birimi üzerinden 15 Pt-Co’yu geçmemelidir (WHO, EPA). TS 266 Rev de ise bu değere 20 Pt-Co’ya kadar izin vermektedir.
Suyun kokusu: Genellikle iyi niteliklere sahip bir içme suyu kokusuzdur. Suyun kokulu oluşu birçok nedenden kaynaklanabilir. Suya koku veren faktörler mikroorganizmaların faaliyeti, dışkı ve idrar karışması, organik maddelerin ayrışması, endüstriyel atıkların ve çeşitli atıkların karışması şeklinde sıralanabilir.
Ayrıca derin yeraltı sularında sülfatların ayrışmasıyla oluşan kükürtlü hidrojen, suların içinde yaşayan yosunlar, çeşitli mikroorganizmalar ve bazen de suların nakledilmelerinde kullanılan boru ve kaplar da suda 29 kokuya yol açabilirler. Suların dezenfeksiyonunda kullanılan klor ve iyot da suya kendilerine özgü kokularını verirler.
Koku muayenesi için şişenin kapağı çıkarılarak hemen koklanır. Bu konuda sağlık ve çevre kurumları tarafından belirlenen bir sınır değer yoktur, fakat içme suyu standartlarına uygun olması açısından suda koku istenmeyen bir durumdur.
Suyun lezzeti: Suyun lezzeti, suda erimiş oksijen (O2 ) ve karbondioksit (CO2 )gazlarına, içerdiği diğer kimyasal maddelere ve suyun sıcaklığına ya da soğukluğuna göre değişir. Suyun lezzeti doğal ve hoş içimli olmasıyla ölçülür. Ekşi, acı, tuzlu, madeni ya da yavan olmaması beklenir.
Lezzetini de- ğiştirmemeli, içildiği zaman boğazda kuruluk, buruşukluk ve midede şişkinlik hissi vermemelidir. İçilen sudaki istenilen taze su lezzeti, içerdiği oksijen ve karbondioksit gazlarından oluşmaktadır. İçilebilen sular, litresinde 20-50 ml. kadar gaz bulundurabilir. Bunun yarısı CO2 , diğer yarısının üçte biri oksijen ve üçte ikisi de azottur. Eğer litredeki CO2 miktarı 25 ml.’yi geçerse bu su, bulunduğu ve geçtiği yeri bozar. Kurşun ve kireçli malzemeyi ise aşındırır.
pH derecesi: pH suyun asitlik veya bazlık durumunu gösteren bir ölçüdür. Çözeltide bulunan H+ iyonu konsantrasyonunu ifade eder. Saf su H+ ve OH- iyonları açısından dengededir ve pH değeri 7’dir.
pH < 7 ise ortam asidiktir.
pH > 7 ise ortam baziktir.
TS 266 Rev’e göre, içme sularında pH 6.5-9.5 tavsiye edilen değerdir. WHO ve EPA bu değeri 6.5-8.5 arasında belirlemiştir.