Genel Kategori

Su Kaynaklarının Ülkemizdeki ve Dünyadaki Dağılımı

Dünya

“Su Küre” olarak da isimlendirilebilecek olan gezegenimizn 3 / 4’ünün sularla kaplı olmasına
karşılık, insanların kullanımına yönelik olan tatlı su miktarı ne yazık ki çok sınırlı ve kısıtlıdır.
Yeryüzündeki suların büyük bir miktarı, içme suyu ya da sulama suyu olarak kullanılamayacak pozisyonda ve kimyada olan tuzlu sulardır. Küresel ölçekte su kaynakları, nicel olarak
yeterli gibi görünüyor olsa da, nitelik olarak bakıldığında insanların hayatlarını devam ettirebilmeleri bakımından, en azından günümüzde yeterli seviyede değildir. Ayrıca mevcut su kaynaklarının yeryüzünde eşit ve belki de adil dağılımından da söz edemeyiz. Dünyanın % 40’ının su ihtiyacını karşılayan belli ve önemli nehirlerin 155 tanesinin 2 ülke tarafından paylaşılmakta olduğu, 59’unun ise 3 veya daha çok ülke tarafından kullanılmakta olduğu belirtilmiştir.
Yeryüzündeki suların büyük bir kısmı da güneş enerjisiyle buharlaşıp atmosfere
karışmaktadır. Kaybedilen suyun büyük bir kısmı ise yağışlar yoluyla tekrar yeryüzüne dönmektedir.
Yine de yağışların da dünyadaki dağılımı eşit değildir. Tüm yağışların 1 / 3’ü Güney Amerika ve Karayipler’e düşerken, Avustralya’ya sadece toplamın % 0,1’i düşmektedir. Su dağılımındaki bu eşitsizlik, aynı zamanda kişi başına düşen su miktarında orantısızlığa sebep olmaktadır. Dünya nüfusunun sürekli arttığı göz önünde bulundurulursa, suya erişimdeki orantısızlık gün geçtikçe daha belirginleşecektir. Zira kişi başına düşen su tüketimi her geçen gün biraz daha azalmaktadır. Dünya nüfüsunda meydana gelen artış sebebiyle, geçtiğimiz 300 yıla oranla su kullanımının 45 kat daha fazla olduğu saptanmıştır. Buna ek olarak suyun kulanım alanlarındaki farklılaşma da, su miktarını etkilemektedir.

Türkiye

Öncelikle üzüntüyle belirtmek gereklidir ki Türkiye, su zengini sayılabilecek bir ülke değildir. Gerekli önlemler alınmadığı takdirde, ülke olarak ilerleyen zamanlarda devasa bir su sıkıntısı ile karşılaşma olasılığımız oldukça yüksektir. Mevcut su kaynaklarının durumu, ülke nüfusunun büyüme hızı ve su kullanım alışkanlıklarındaki değişme göz önünde bulundurulduğunda, yakın bir gelecekte su sorununun önemli ölçüde büyüyeceği muhtemeldir. Ayrıca bu büyük kentlerde daha çok hissedilecektir. Su kullanımına yönelik talep bütün dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de artmaktadır. Fakat buna karşılık su kaynaklarının verimli kullanıldığı söylenemez. İsveçli bir hidrolojist olan Malin Falkenmark, bir ülkede yıllık fert başına düşen tarımsal, evsel ve endüstriyel su ihtiyacının asgari yeterlilik sınırını 1000 metreküp olarak ifade etmektedir. Bu parametreye bakıldığında dünyanın birçok bölgesinde su kıtlığının yaşandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Özellikle kritik olan bölgeler ise; Afrika, Ortadoğu ve Güney Asya’dır. Türkiye’de ise, Devlet İstatistik Enstitüsü, yaptığı bir araştırmada 2025 yılında ülke nüfusunun 80 milyonun üzerine çıkacağını ve buna bağlı olarak kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının 1300 metreküpe düşeceğini öngörmüştür.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir