Genel Kategori

Sulardan Karalara Evrimde Gözümüzün Önünde Yaşayan Bir Örnek: Çamur Zıpzıpı Nedir?

“Evrim, Balıkların Ayaklanıp Karalara Çıktıklarını Gördüğümüz Güne Kadar, ‘Sadece Bir Teori’den İbaret Kalacaktır(!)”

Çamur zıpzıplarının, kurbağalar gibi Amfibiler Sınıfı’ndan değil de, Balıklar Sınıfı’ndan olduğunu biliyor muydunuz? Hatta suda yaşayan balıklarla, kara ve sularda yaşayabilen amfibiler arasındaki geçişin günümüzdeki temsilcilerine ithafen “amfibik balıklar” denen bir taksonomik klad olduğunu biliyor muydunuz? 

Gerçekten de 400 milyon yıl kadar önce, Balıklar Sınıfı’ndan olan ve karalara yakın bölgelerde yaşayan bir grup tür, günümüzde karalarda yaşayan bütün omurgalıların atası olacak ilk karasal türlere evrimleşmişlerdir. Bu konuyu buradaki yazımızda daha detaylıca işlemiştik. Bu geçiş, kimilerine “imkansız” gelse de, bu geçişi günümüzde bizzat gösteren canlılar bulunmaktadır.

Günümüzde karada da yaşayabilen balıkların en meşhur temsilcilerinden birisi çamur zıpzıpları olarak bilinen Oxudercinae taksonomik alt ailesine ait balıklardır. Bunlar, balıktırlar; ancak aynı zamanda iki yaşamlıdırlar (amfibi). Balıklar ile amfibilerin iki ayrı hayvan sınıfı olduğu düşünülecek olursa (diğerleri sürüngenler, kuşlar ve memelilerdir), bu canlıların taksonomik olarak nerede olduklarını tespit etmenin güçlüğü daha net bir şekilde anlaşılacaktır. 

Çamur zıpzıpları, isimlerinden de anlaşılabileceği gibi suların karalarla birleştiği bölgelerdeki çamurlu topraklarda yaşayan balıklardır. Balıktırlar evet, ancak ömürlerinin büyük bir kısmını karada geçirirler. Bu balıklar karada rahatlıkla sürünerek yüzgeçlerini kullanıp yürüyebildiği gibi, aynı zamanda havadaki serbest oksijeni soluyabilir de! Bu özellikleriyle çamur zıpzıplarının yaşantısının diğer balıklardan oldukça farklı olduğu görülebilir. Bu balıklar, özellikle Japonya’nın sahillerinde son derece yaygın ve başarılı bir şekilde hayatta kalabilmektedirler. 

Çamur zıpzıplarından bahsetmemizin nedeni, bir balığın neden denizleri bırakıp da karalarda yaşayacak şekilde bir evrim geçirmiş olabileceğinin cevabını net bir şekilde verebiliyor olmasıdır. Öyle ki, bu nedeni gözlerimizle görmemiz mümkündür: besin depoları! Çamurlu sahiller, genellikle gelgitler sırasında deniz suları geri çekildiğinde oluşur. “Normal” balıklar, denizin geri çekilmesiyle birlikte kıyılardan uzaklaşırlar ve suda kalırlar. Ancak suların kimi canlılara göre oldukça hızlı bir şekilde geri çekilmesi, sayısız kabuklu canlının çamurlara saplanmış bir halde açıkta kalmasına neden olur. Dahası, gelgitlerin sık yaşandığı bölgelerde bu çamurlu topraklarda bazı özel bitki türleri bile üreyip çoğalabilirler. İşte bu “kolay avlar”dan en fazla faydalanabilenler, müthiş bir evrimsel avantaj sağlayacaktır.

İşte çamur zıpzıplarının yaptığı budur. Bu engin besin kaynaklarından faydalanabilen çamur zıpzıpları arasında, sudan uzak bir şekilde karalarda en uzun süre hayatta kalabilen, soluyabilen, hareket edebilen, avlanabilen bireyler avantajlı konuma geçecek, daha uzun yaşayabilecek, daha çok üreyebilecek ve her yeni nesilde, kendilerinin bu şekilde sulardan daha fazla süre uzak kalmasını mümkün kılan özelliklere ait genleri yavrularına aktarabileceklerdir. Böylece, her yeni nesil, giderek daha fazla karalara uyumlu hale gelecektir. Bu, evrimin ta kendisidir! 

Peki çamur zıpzıpının “çamur” kısmını anladık, ya “zıpzıp” kısmı? İşin “çamur” kısmı, evrimsel sürecin canlılara bahşettiği iki önemli görevden ilkiyle ilgilidir: hayatta kalmak. “Zıpzıp” kısmı ise, ikinci önemli görevle ilgilidir: üremek. Hayatta kalmak evrimsel süreç açısından yeterli değildir, üremek ve genleri gelecek nesillere aktarmak da gerekir. İşte çamur zıpzıpları, karşı cinsiyeti (genelde dişileri) etkilemek için çamur içerisinde ne kadar esnek ve güçlü bir şekilde hareket edebildiklerini sergilerler. Bunun en iyi yolu nedir? Zıplamak! Gelgitler nedeniyle boşta kalan çamurlu arazilerde bu balıklar var güçleriyle zıplarlar. Dişiler, bunlar arasından en güçlü gözükenleri seçerler ve onlarla çiftleşirler. İşte size evrimin müthiş gücünün ve hızının bir örneği! Çamur zıpzıpları için karalarda yaşamak sadece hayatta kalmak açısından önemli değildir. Aynı zamanda, bu çamurlu ortamlarda en hızlı, esnek, güçlü şekilde hareket edebilenler daha fazla üreyecektir. Böylece her nesilde, bunu daha da iyi yapabilen yavruların ortaya çıkma şansı katlanarak artacaktır! 

Bu, genellikle çatışma halindeki Doğal Seçilim (hayatta kalma mücadelesinden doğan evrimsel değişim mekanizması) ile Cinsel Seçilim (üreme mücadelesinden doğan evrimsel değişim mekanizması) süreçlerinin aynı sonucu desteklediği önemli örneklerden birisidir. Eğer ki tavuskuşlarının kuyruğunu düşünecek olursanız, ne demek istediğimizi anlayabilirsiniz: büyük ve parlak kuyruklar dişileri etkilemek için iyidir; ancak avcılardan kaçmayı çok zor hale getirir. Bu nedenle Doğal Seçilim ile Cinsel Seçilim birbirine zıt işleyerek ortalama bir değerde buluşurlar. Bu değer, tavuskuşu erkeklerinin kuyruk büyüklüğü ve parlaklığını belirler. Ancak çamur zıpzıplarının durumunda, belki sıçramak avcıların dikkatini çekebilecek olsa da, tavuskuşları kadar riskli bir durumda olmadıkları için, karalarda ustaca hareket edip en aktif davranışları sergileyebilmek, hem Doğal Seçilim’in, hem Cinsel Seçilim’in desteklediği bir durumdur. Bu da, evrimsel değişim hızını katlayarak arttıran çok önemli bir faktördür.

İşte bu çamur zıpzıpları, sudan karaya çıkan atalarımızın başından geçenleri öğrenmemiz açısından çok faydalıdır. Çünkü evrim (ve genel olarak bilim) dahilinde sürerlilik ya da süreğenlik olarak da bilinen üniformataryanizm ilkesi geçerlidir. Günümüzde sulardan karalara çıkış yapan canlıların başından geçenlerin, atalarımızın başından geçenlere benzer olması çok muhtemeldir. Elbette belli başlı farklılıklar bulunabilir; ancak bu farklılıkları fosiller ve genetik analizlerden tespit etmeye çalışabiliriz. Bunun haricinde kalanlarsa, büyük oranda paralellik gösterecektir.

Çamur zıpzıplarının taşıdıkları, bir nevi “geçiş grubu” olmalarını sağlayan özellikleri şöyle sıralayabiliriz:

  • Kemikleri karada yaşamaya balıklara göre daha fazla adapte olmuştur; ancak halen balıklarınkine daha yakındır. Öte yandan özelleşmiş kas yapıları sayesinde kendilerini 60 santimetre havaya fırlatabilirler.
  • Davranışsal evrimleri amfibilerinkine daha benzerdir. Ancak halen balıklara has özelliklere de sahiptirler.
  • Derileri, ağızlarında ve boğazlarında bulunan mukoza sayesinde su dışında solunum yapabilirler. Ancak halen nemliliğe bağımlıdırlar ve kurumaları ölmeleri anlamına gelmektedir. Bu açıdan amfibilere oldukça benzerdirler.
  • Suyun içerisindeyken solungaç odacıkları açılır ve normal bir balık gibi yaşamlarını sürdürürler. Suyun dışındaysa bu odacıklar kapanır ve deri solunumuna geçerler. Bu süreçte odacıkların kapanması sayesinde solungaçlar nemli tutulabilir. 
  • Vücutlarında bulunan özelleşmiş bir hava keseciği sayesinde çok düşük oksijen konsantrasyonu varken bile nefes alabilirler ve su dışarısında hayatta kalabilirler. Bu kesecik; adeta ilkel bir akciğer görevi görerek solunum yapmayı sürdürmelerini sağlar.

Çamur Zıpzıplarından Başka Birçok Örnek Var!

Üstelik çamur zıpzıpları, tek örnek bile değildir! Amfibik balıklar, yani karalarda da yaşayabilen ama Amfibiler Sınıfı’nda değil, Balıklar Sınıfı’nda olan canlılar arasında; günümüzde halen var olan 6 ayrı akciğerli balık türü, soyu tükenmiş olan çok sayıda akciğerli balık türü, kaya zıpzıpları olarak bilinen Alticus cinsi balıklar, yünlü iskorpit olarak bilinen Clinocottus analis türü, Avrupa yılanbalığı (Anguilla anguilla), Amerikan yılanbalığı (Anguilla rostrata), yılanbaşlı balıklar olarak bilinen ve 40 ayrı türü barındıran Channidae ailesinin bazı üyeleri, hava soluyan kedibalıkları olarak bilinen ve 116 türü barındıran Clariidae ailesinin bazı üyeleri, labirent balığı olarak bilinen Anabantoidei alt takımının bazı üyeleri bulunur!

Bu canlıların her biri, sularda yaşamak zorunda olsalar da, çeşitli sürelerde karalara çıkarak, bu yaşam alanından da faydalanabilmektedirler. Örneğin çamur zıpzıpları karalarda 3.5 gün civarında yaşayabilirken, kaya zıpzıpları 20 dakikaya kadar karalarda yaşayabilirler. Dolayısıyla bu canlılar arasında bile kademeli bir geçiş söz konusudur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir