Tekstil sektörü, suyun en yoğun kullanıldığı ve önem arz ettiği sektörlerden biridir. Yıkama, boyama, ağartma ve son yıkama gibi tekstil aşamalarında büyük miktarlarda su tüketimi söz konusu olmaktadır. Bir kilogramlık tekstil üretebilmek adına neredeyse 95-400 litre suya ihtiyaç vardır ve sadece bu bilgi bile suyun tekstil sektörü bağlamındaki önemini anlatmak için yeterlidir. Suyun özellikleri birçok farklı nedene bağlı olarak farklılıklar gösterebilir. Bunun temel nedeni, suda bulunan bazı maddelerin, üretimin neredeyse her aşamasında önemli sorunlara neden olmasıdır.
Membran teknolojisinden önce, sorunların önüne geçmek için çeşitli kimyasal maddeler kullanılmıştır. Bu olay üretim maliyetlerini büyük manada artırmaktaydı. Sadece bu değil, aynı zamanda su standartı aynı kalitede sağlanamaması da büyük bir sorundur. Bu yüzden makineler arızalanabiliyorlardı. Dolaylı yoldan verimlilik düşüyordu.
Misal, suyun iletkenlik değerinin yüksek olması, boya aşamasında eksi bir yöndür. İletken sularla boya yapmak daha fazla kimyasal kullanmayı gerektireceğinden dolaylı yoldan bu da maliyetleri artırır. Sudaki bikarbonat kimyasalının oranı yüksek ise boyama için gerekli olan pH’ın tutturulması hepten güç hale gelir. Ek olarak bu proseslerde kullanılan kimyasalların çevreye vereceği zararlar, bunları önlemek için yapılacak tesislerin işletmeye getireceği ek maliyetleri de düşünmek lazımdır.
Kısaca, farklı proseslerin ihtiyaç duyduğu su özelliklerinin belirlenip, bu değerlere süit suların kullanılması doğal olduğu gibi verimlilik ve kaliteyi arttırır. Günümüzde, suyun ihtiyaç duyulan niteliklerde üretilebilmesinin en iyi yolu ters ozmoz yani membran sistemleridir. Bu sistemlerin alternatifi olarak kullanılmakta olan mineralsizleştirme metodu ile üretilen suyun birim maliyeti, neredeyse diğerinden 2,3 katı daha maliyetlidir.