İster bitki ister hayvan ister mikroorganizma olsun, doğada var olan tüm canlı varlıkların hücre yapısının temelini oluşturan, iki hidrojen (H2) ve bir oksijen (O) molekülünün bir araya gelerek oluşturduğu kimyasal maddeye su denir. Su her canlının hayatta kalabilmesi ve yaşamını sürdürebilmesi için en önemli maddelerin başında gelir. Yetişkin bir insan vücudunun yaklaşık %60’lık bölümü sudur. Bu demek oluyor ki 80 kg ağırlığında bir kişinin vücudunda ortalama 48 kg bulunmaktadır.
Başka bir ifadeyle vücudumuzun 3’te 2’si (2/3) bu maddedir. Vücutta bulunan su miktarı yaşa, cinsiyete ve kiloya bağlı olarak değişkenlik göstermekle birlikte yaş ilerledikçe oransal olarak vücuttaki miktarı azalmaktadır. Yeni doğan bebeklerin vücutlarında yetişkinlere göre daha fazla bulunur. Erkek bireylerin vücudunda bulunan miktarı kadınlara oranla daha fazladır. Vücutta bulunan suyun büyük bölümü vücudumuzu oluşturan hücrelerin yapısında bulunmaktadır. Diğer önemli bir bölümü de hayati sıvımız kanda bulunur.
Su kilo aldırır mı?
6 temel besin öğesinden biri olan bu değerli madde, proteinler, vitaminler ve yağlar gibi enerji veren bir besin öğesi değildir. Suyun kalorisi yoktur. Dolayısıyla kilo aldırmaz.
Su ne işe yarar, vücudumuzdaki görevleri nelerdir?
Vücudumuzdaki yolculuğunu en kısa ve temel olarak şöyle anlatabiliriz: Su, gıdalar ve içecekler ile ağız yoluyla sindirim sistemimize alınır. Vücuda sindirim sistemi ile alındıktan sonra bağırsaklardan emilerek kana geçer. Kan yoluyla tüm vücuda yayılarak dokulardaki hücrelere ulaşır. Dokularda hücrelerin yapısına giren su hücredeki kimyasal reaksiyonların gerçeklemesi için uygun ortamı sağlar. Hücrede kimyasal reaksiyonlar gerçekleştikten sonra hücre dışına çıkarak tekrar kana karışır.
Kan yoluyla böbreklere getirilen su böbreklerde temizlenerek ihtiyaç olunan kadarı vücutta tutulur ihtiyaç fazlası idrar, deri ve solunum yoluyla vücuttan atılır. Kısaca ve basitçe anlattığımız suyun vücuttaki döngüsü aslında çok karmaşık ve bir o kadar da muazzam kimyasal olayların gerçekleştiği harika bir dengedir. Vücudun su dengesi nedir Metabolizmanın sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için bireyin solunum, terleme ve idrar ile vücuttan atmış olduğu suyun miktarı (sıvı), ağız yoluyla almış olduğu toplam su miktarını (sıvı) karşılayabilmelidir. Vücuda giren ve çıkan su dengesinin bozulması vücutta bazı problemlerin olduğunun göstergesidir. Vücuda alınan sıvı miktarı ile vücuttan atılan sıvı miktarı eşit olmazsa kısa zaman içerisinde vücutta aksaklıklar ortaya çıkar.
Yeteri kadar su içmezsek ne olur?
Yetişkin bir bireyin günlük su ihtiyacı kilo, cinsiyet ve beslenme düzenine bağlı olarak 2 ila 4 litre arasında değişmektedir. Vücut ihtiyaç duyduğu su miktarının %1’ini kaybettiğinde susuzluk hissi oluşur ve vücut ısısında düzensizlikler başlar. Vücutta kaybedilen %3 oranında su aşırı susuzluk hissi uyandırır. %5 oranında kayı olduğunda baş ağrısı ve yorgunluk ortaya çıkar. Su kaybı %7’ye ulaştığında bayılmalar görülür. Kayıp %10 seviyesinde olursa kişide bilinç kaybı görülmeye başlanır. Su kaybının %12’nin üzerine çıkması durumunda ise hücre ölümleri dolayısıyla kişinin ölümü gerçekleşir. Daha kısa anlatmak gerekirse bir insan hiç gıda tüketmeden 60 gün boyunca yaşayabilmesine karşın hiç su tüketmeden en çok 4 gün yaşayabilir.
Suyun vücudumuzda yer aldığı faaliyetler ve vücudumuzdaki görevleri şunlardır:
*Vücudumuza aldığımız gıda maddelerinin bileşenlerine ayrılması için diğer kimyasal maddelere (enzimler, koenzimler, mineraller vb.) uygun ortam oluşturur.
*Ağzımızda bulunan tükürüğün yapısını oluşturur.
*Ağza alınan gıdaların tükürük yardımıyla yumuşatılmasını ve kayganlaştırılmasını sağlayarak sindirim için hazırlar.
*En küçük yapı taşlarına parçalanan protein, karbonhidrat ve yağ asitleri ile mineral ve vitaminlerin bağırsaklarda emilmesi için uygun sıvı ortamı sağlar. Bu besin öğeleri bağırsaklarda sulu bir ortam bulamazsa emilip kana geçemezler. Bağırsaklardan emilen besin öğeleri su yardımıyla kan içerisinden doku ve organlardaki hücrelere taşınır. Yani besin öğelerinin hücrelere taşınmasında görev alır.
*Hücrelerin ihtiyaç duyduğu oksijenin taşınmasında görev alır.
*Solunum yoluyla akciğerlere giren hava, akciğer tarafından süzülerek oksijen havadan ayrıştırılır. Ayrıştırılan oksijen, su yardımıyla kan içerisinde doku ve organlardaki hücrelere taşınır.
*Doku ve organ hücrelerinde oluşan atık maddeler su yardımıyla kan içerisinden böbreklere, akciğere ve deriye taşınır.
*Vücut için atık ve zararlı olan maddelerin boşaltım sistemlerine taşınmasını sağlar. Bazı kimyasal maddelerin (mineraller, vitaminler vb.) çözünmesini sağlayarak vücut hücreleri tarafından kullanılmasını sağlar.
*Terleme ile vücudun ısı dengesini sağlar.
*Bazı organların dışarıdan gelebilecek etkilere karşı korunması için dolgu görevi görür.
Örneğin beyin ve omurilik etrafında bulunan su olası darbeleri azaltmak, bu organlara gerçekleşebilecek kimyasal madde saldırılarını önlemek için çalışır. Bir başka örnek ana rahminde bebeğin gelişiminin sağlıklı bir şekilde olması ve dış etkenlerden olabildiğince az zarar görmesi için ceninin tamamen suyun içerisinde olmasıdır. Suyun vücuda fazla alınmasının zararı yoktur ancak alınan miktar çok yüksek seviyelerde olursa su zehirlenmesine neden olabilir. Unutmayalım dünya üzerinde her maddenin toksik etki gösterdiği bir doz vardır.
Su da vücuda çok fazla miktarlarda alındığında vücudun elektrolit dengesi bozulacağı için toksik etki gösterebilir. Sıvı tüketiminin arttırılması gerektiği, daha çok su içilmesi gerektiği durumlar: Kadınlarda gebelik ve emzirme döneminde su tüketimi arttırılmalıdır. Gebelik döneminde ceninin büyümesi için vücut daha çok suya ihtiyaç duymaktadır. Emzirme döneminde de annenin bebeğine yeterli miktarda süt sağlayabilmesi için daha çok sıvı tüketmesi gerekir. Bebek ve çocukların daha çok sıvı tüketmesi gerekir. Bebek ve çocuklarda vücutta bulunan suyun vücut ağırlığına oranı yetişkinlere göre daha fazladır. Bu nedenle vücudun gelişimi ve hücre yenilenmesinin devamlılığı için daha çok sıvı tüketilmesi gerekir.
Böbrek hastalığı olan kişilerin daha fazla sıvı tüketmesi gerekir. Çünkü böbreklerin görevini tam olarak yerine getirememesi neticesinde vücutta üre oranı artabilir. Sporcuların daha fazla sıvı tüketmesi gerekir. Çünkü terleme ile kaybettikleri sıvıyı telafi etmeleri gerekir. Hava yoluyla seyahat eden kişiler sıvı tüketimini arttırması gerekir çünkü yetişkin bir birey 3-4 saatlik hava yolculuğu boyunca solunum yoluyla yaklaşık 1 litre su kaybeder. Kaybettiği bu sıvıyı telafi etmesi gerekir. Ağır işlerde çalışan kişiler daha fazla sıvı tüketmelidir. Çünkü ağır işlerde çalışan kişiler aşırı terleme ile vücutlarında yüksek sıvı kaybı yaşarlar. Sıcak ortamlarda, sıcak havada çalışan ve yaşayan kişiler daha fazla sıvı tüketmelidir. Çünkü yüksek ısı ile birlikte vücut daha fazla sıvı kaybedeceğinden vücuttan kaybolan sıvının telafi edilmesi gerekir. Aşırı ishal ve kusma yaşayan kişiler aşırı sıvı kaybı yaşarlar. Bu sebeple daha fazla sıvı tüketmeleri gerekir. Yaşlı kişiler daha fazla sıvı tüketmelidirler. Bireyler yaşlandıkça böbreklerin çalışmasında yavaşlama, bunun sonucunda da vücudun su tutma yeteneğinde zamanla azalma yaşanmaktadır. Bu sebeple yaşlı bireylerin daha fazla sıvı tüketmeleri gerekmektedir. Yüksek ateşli hastalık yaşayan kişiler daha fazla sıvı tüketmelidir. Çünkü vücut ısısının yükselmesi ile vücut, hücre ısı dengesini sağlamak için fazla sıvı kaybeder.
Kaybedilen bu suyun telafi edilmesi gerekir. Yüksek proteinli beslenme planı uygulayan kişiler daha fazla sıvı tüketmelidir. Çünkü yüksek protein tüketilmesine bağlı olarak vücutta biriken azotlu bileşikler üreye çevrilerek idrar ile vücuttan atılırlar. İdrar yolu ile yüksek miktarda kaybedilen sıvı mutlaka telafi edilmelidir. Yüksek miktarda kahve tüketen kişiler daha fazla su tüketmelidir. Çünkü kahvenin içerisinde bulunan kafeinin idrar söktürücü özelliği bulunmaktadır. Yüksek miktarda kahve tüketen kişiler idrar ile yüksek miktarda su kaybedeceği için kaybettikleri suyu telafi etmeleri gerekir.