Genel Kategori

Yeryüzündeki Su Kaynakları

Yeryüzeyinde su en çok yeri kaplayan olduğundan dünya için “Mavi Küre” adı bile kullanılmaktadır. Dünyanın % 97,5’nin suyla kaplı olmasına karşılık bu suyun çok çok azı yani % 2,5’i kullanılabilir niteliktedir. Bu az miktarın % 2’lik kısmının kutuplarda, 16 km kalınlığında buz kütleleri halinde var olduğu göz önünde bulundurulduğunda, suyun sadece % 0,5’lik bölümü kullanılabilir pozisyondadır. İçilebilir nitelikteki suyun nicelik açısından çok düşük olması da günümüzde en önemli problemlerden biridir. Yerkürenin sahip olduğu su miktarına rağmen, bu suyun büyük bir kısmının tuzlu olması ve insan ihtiyaçlarını karşılayabilecek miktarın sınırlı olması hem günümüzde hem de ilerleyen dönemlerde daha büyük sıkıntılarla karşılaşacağımızın göstergesidir. Okyanuslar ve denizlerdeki tuzlu suyu içme suyu olarak kullanılabilecek nitelikte dönüştürme çabaları gün geçtikçe artış gösterse de, maliyeti çok yüksek olduğundan ve endüstriyel açıdan verimsiz olduğundan çoğu ülke ve bağımsız organizasyon tarafından kabul görmemektedir. Günümüzde su sıkıntısı nedeniyle kullanımı yaygınlaşmaya başlayan yeraltı suları ve aküferlerin durumu ise zamanla daha da kritikleşmektedir.

Okyanuslar

Su döngüsündeki hareket eden su miktarından çok büyük bir bölümü okyanuslarda toplanmış durumdadır . Yani sayısal olarak bakacak olursak toplam yeryüzündeki suyun neredeyse % 96,5’i okyanuslarda bulunmaktadır. Ancak ne yazık ki okyanuslardaki su, insanların kullanabilmeleri açısından elverişli nitelikte değildir.

Denizler

Deniz kavramı, bir okyanus ile bağı olan, büyük bir alanı kaplayan ve genellikle tuzlu olan su birikintisine verilen isimdir. Denizler, dünya yüzeyinin % 71’ini kaplamaktadır. Bu oldukça hatrı sayılır bir büyüklük. Ancak deniz suyu ortalama % 3,5 oranında tuz içerdiğinden, halen fazlasıyla maliyetli olan arıtma yöntemleri uygulanmadan içme suyuna çevrilememektedir. Tuzluluk oranının yüksek olması nedeniyle, içme suyu olarak kullanmaya uygun olmayan deniz suyunun arıtılması yöntemleri de bir o kadar pahalıdır. Fakat su oranı o denli kötü halde ki, bu yöntemler dahi son yıllarda yaygınlaşmaya başlamıştır. Worldwide Desalination Research And Technology Survey’ın 1994 verilerinden hareketle dünyadaki tuz arıtma tesislerinin toplam kapasitesi 1992 yılı itibariyle; günde 15,6 milyon metreküp olup, bu kapasitenin % 24,4’ü Suudi Arabistan’da, %10,6’sı Birleşik Arap Emirlikleri’nde, % 9,1’i Kuveyt’te, % 15,2’si Amerika Birleşik Devletleri’nde, % 4,1’i Japonya’dadur. 2020 yılına kadar toplam su ihtiyacının % 10’unu sağlayacak en az 20 tuzlu su arıtma tesisinin kurulması, 2030’a gelindiğinde 2 milyon metreküplük arıtma kapasitesine ulaşılması amaçlanmaktadır. Önümüzdeki yıllarda su fiyatının % 5-10 civarında, belki de daha çok artması beklenmektedir.

Göller

Kayalar üzerindeki be etrafındaki çukur alanlarda birikmiş ve belirli bir akıntısı olmayan durgun su kütlelerine göl adı verilir. Göller, tek tek bulundukları gibi, yan yana birden fazla da bulunabilirler. Göllerin yan yana bulundukarı bölgelere göller yöresi adı verilir. Göller, yağış suları, akarsular ve kaynaklar tarafından beslenen su kaynaklarıdır. Bu bağlamda kolaylıkla ifade edebiliriz ki göllerin su seviyeleri beslenmeye bağlı olarak değişir. Yeryüzündeki göllerin, büyüklükleri, derinlikleri, sıcaklıkları ve tuzluluk oranları değişkenlik gösterir ve ne yazık ki göller de insan kullanımına elverişli değildir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir