Genel Kategori

Su Kirliliğinin Sağlığa Etkileri

Su kirliliği denildiğinde ilk olarak, nehirlerde, göllerde, yeraltı sularında ve deniz suyunda meydana gelen kirlilik akla gelmektedir.

Su kirliliği yalnızca su içerisindeki yaşamı tehdit etmekle kalmaz aynı zamanda kirliliğin meydana geldiği alanda da ciddi sağlık problemlerinin oluşmasına neden olur.

Su kirliliğinin insan sağlığı üstünde de oldukça ciddi etkileri bulunmaktadır.

Gelişmekte olan ülkelerde, ölüm oranı yüksek hastalıklara sebep olan çevresel risk faktörleri arasında, güvenli olmayan su, atık su sisteminin olmayışı ve yetersiz hijyen uygulamaları yer almaktadır.

Bu faktörlerin kanıtlara dayanan sonuçları arasında bağırsak hastalıkları önde gelmektedir. 

Hepatit, ishal, kolera gibi hastalıklar su kirliliğinin yol açtığı hastalıklar olarak göze çarpmaktadır.

Teknoloji ve tıp alanındaki gelişmelere rağmen, toprağın dışkı ile kirlenmesi nedeniyle bulaşan bağırsak enfeksiyonlarının görülme sıklığı nüfus artışına paralel olarak artış göstermektedir.

Evsel ve kişisel kullanım için yeterli miktarda su sağlandığında bu hastalıkların görülme sıklığının azaldığı gözlemlenmektedir. 

Beyin iltihabı ve sıtma gibi suya bağlı yollarla bulaşan hastalıklardaki artış ise su kaynaklarının yetersiz olduğunun bir göstergesidir.

Su kirleticileri aynı zamanda kanserojen de olabilir.

Bir diğer deyişle su kirliliğinin sağlığa etkileri arasında kanser de yer almaktadır.

Su kirliliğinin meydana gelmesindeki en önemli faktörlerden birisi olan tarım alanlarında kullanılan zirai ilaçlar önce toprağa ardından da yer altı sularına karışarak suların ciddi anlamda kanserojen madde barındırmasına neden olur.

Fabrikalardan akarsulara bırakılan endüstriyel atıklar da kanserojen madde barındırmaktadır.

Su kirliliği insanlar ve hayvanlarda kanseri tetikleyerek kanser gelişiminin bir veya daha fazla evresini hızlandırabilir.

Suyun içinde bulunan DDT ve PCB kanserojen maddelerdir.

su kirliliğinin sağlığa etkileri

Günümüzde su kirliliğinin ciddi bir hızla artmasının en önemli nedenleri arasında artıma tesislerinin yeterli düzeyde olmaması gelmektedir. Şehir kanalizasyonlarının ve fabrika atıklarının su kaynaklarına deşarj olması su kirliliğinin oluşmasındaki nedenler arasında yer almaktadır.

Su kirliliği yaşanan iklim değişikliği ve küresel ısınma nedeni ile su kaynaklarına ihtiyacımızın ciddi anlamda artacağı ilerleyen günlerde hayatı en çok tehdit eden faktörlerden biri olacaktır. Dünya Sağlık Örgütü’nün su kirliliği ile ilgili yayınladığı rapora aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

Su kirliliğinin sağlığa etkileri arasında gelen bir diğer etki ise nörotoksisitedir.

 Sinir sistemi doğal yollardan oluşan veya insan yapımı çok sayıda kimyasalın zehirli etkilerine karşı oldukça hassastır.

Böcek ilaçları ve bununla birlikte suya karışan çok sayıda çözücü sinirler ve sinapslar arasındaki normal uyarı iletişimini bozan tehlikeli nörotoksin örnekleridir.

Nörotoksisitenin sonuçları arasında; baş dönmesi, koordinasyonsuz kas kasılmaları, depresyon ve çeşitli vücut bölümlerinin çökmesi yer almaktadır.

Nörotoksisite daha ciddi boyutlara ulaşarak diyafram kaslarının felcine ve solunum güçlüğüne neden olarak insan hayatını tehdit edebilir.

Suyun içerisinde bulunan bir diğer kirletici olan endokrin engelleyiciler ise üreme süreçlerine zarar vererek üreme sorunlarına sebep olabilmektedir.

Endokrin engelleyiciler doğrudan hormonlara etki ederek hormonların işlevselliğini yitirmesine ve bununla birlikte kısırlığa yol açabilmektedir.

Gelişmiş ülkelerin birçoğu, su kirliliğini önlemek için yasal düzenlemeler getiriyor. Fakat gelişmekte olan ülkelerde aynı çabayı görmek ne yazık ki mümkün değil.

Su kirliliği günümüzde global bir sorun haline gelmiştir. Bu nedenle gelişmekte olan ülkelerin su kirliliği konusunda finansal, teknik ve kültürel desteğe ihtiyacı bulunuyor.

Su Kirliliğini Önlemek Adına Ne Yapabiliriz? 

  • Tuvaletinizde su temizleyici ürünler kullanmayın.
  • Bitkiler için kimyasal ilaçlar kullanmayın.
  • Zararlı ilaçları tuvalete dökmeyin.
  • Toprağa çözücü, boya, kimyasal, antifriz ve diğer kimyasallardan dökmeyin.
  • Bitkileriniz için kimyasal gübre almak yerine yiyecek atıklarınızdan yaptığınız gübreyi kullanın.
  • Organik besinler tüketin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir